BKYK KARARI 2024-13

YÜKSEK KURUL KARARI: ÖZAY ŞENDİR İÇİN YERSİZLİK KARARI
DOSYA NO                    : 2024 – 13
KARAR TARİHİ : 03 Nisan 2024
ŞİKÂYET EDEN : PASOK – KİNAL Rodop İli Milletvekili Av. İlhan Ahmet
adına basın bürosu.
ŞİKAYET EDİLEN : Özay Şendir
(Milliyet Gazetesi Köşe yazarı ve Yayın
Yönetmeni)
ŞİKAYET KONUSU :
Milliyet Gazetesi yazarlarından Özay ŞENDİR’in, Yunanistan’ın Rodop Milletvekili Av. İlhan
Ahmet hakkındaki 23.02.2024 tarihli köşe yazısının, milletvekilinin kişilik haklarını ihlal ettiği
ve yazıda gazetecilik meslek ve etik ilkelerin çiğnendiğine ilişkin iddialarla ilgilidir.
ŞİKAYETÇİ İDDİASI :
Yunanistan’ın Rodop Milletvekili Av. İlhan Ahmet, hakkında Milliyet Gazetesi’nde köşe yazısı
kaleme alan gazeteci Özay Şendir’i, Basın Meslek İlkelerine uymadığı gerekçesiyle şikayet
ettiği dilekçesinde özetle şu iddialarda bulunmuştur.

“Milletvekili İlhan Ahmet, söz konusu yazılarla ilgili cevap hakkına istinaden ayrı ayrı tekzip
yazılarını muhataplara mail yoluyla iletmiş, ardından Özay Şendir, ikinci bir yazı kaleme
almıştır. Bu yazıya da sayın milletvekilinin tekzibi gönderilmiştir. Özay Şendir doğrudan sayın
milletvekilinin şahsını ve temsil ettiği azınlık toplumunu hedef almakta, Türkiye ile Yunanistan
arasındaki dostane ilişkilerin ivme kazandığı sürece zarar vermeye yönelik algı
yaratmaktadır. Gazetecilik meslek ve etik ilkeleri çiğnenmekte, yalan haber kaynağı
kullanmaktan dahi çekinilmemekte, birbirinden bağımsız konularda parça parça yoruma
dayalı bilgiler bir araya getirilerek özellikle milletvekilinin kişilik hakları ihlal edilmekte, kasti
algı ile kamuoyu yanlış kanaat geliştirmeye ve tahrik edilmeye çalışılmaktadır. Konunun
hassasiyetle takipçisi olmanızı ve kamu vicdanının gereğinin yerine getirilmesini temin
etmenizi talep ediyoruz.”
ŞİKÂYET EDİLENİN YANITI      : 
Milliyet Gazetesi Yayın yönetmeni Özay Şendir, İlhan Ahmet’in iddiaları üzerine Basın
Konseyi’ne gönderdiği yanıtta:
“PASOK Milletvekili İlhan Ahmet’in başvurusuyla ilgili olarak söyleyeceklerim son derece
basit. Söz konusu milletvekilinin Kathimerini gazetesine verdiği röportajda Türkiye’nin
Gümülcine Başkonsolosu hakkında seçimlere müdahale, Yunanistan Anayasası’na saygı
duymamam gibi ifadeler yer alıyordu. İlhan Ahmet’in somut bir kanıta dayamayan yaptığı bu
suçlamalar, Yunanistan Savunma Bakanı Dendias’ın Türkiye’ye yönelik soyut suçlamalarıyla

aynı paraleldeydi. İlhan Ahmet ile ilgili ilk yazımda Dendias ile aynı çizgide buluştuğuna
dikkat çekmek.
Söz konusu milletvekili bana yolladığı cevap metninde Kathimerini’deki röportajında
Dendias’ın adını anmadığını belirtiyordu.
Meslek ilkelerimiz cevap hakkına saygı duymakla beraber, yanlış bir cevabı yayınlamamak
konusunda yazara özgürlük sağlıyor. Buna rağmen İlhan Ahmet’in bana açıklama yolladığını
ama bu açıklamanın konuyla alakalı olmadığını da ikinci yazımda belirttim.
*Birinci yazımdan sonra İlhan Ahmet’in beni Medya Ombdusmanı adlı sitenin yazarı Faruk
Bildirici’ye şikayet ettiğini öğrendim. Bana ulaşan Faruk Bildirici’ye, kendisine bir açıklama
yollamayacağımı, Medya Ombdusmanı sıfatını kullanmasının doğru olmadığını belirttim. Bir
siyasi parti kontenjanından kamu görevi üstlenmiş birisi ombudsman olamayacağı inancıyla
bunu söyledim. Faruk Bildirici, kendisine yönelik bu eleştirimden söz etmeden konuya dahil
oldu. Daha ilginci İlhan Ahmet, Faruk Bildirici’nin hınçla yazılmış yazısını, Türkiye’deki tüm
gazetelerim ombdusmanı diye resmi bir kurummuş gibi açıklamalar yaptı, Yunanistan Devlet
Televizyonu’na da aynı şekilde bir haber yaptırdı.
*İlhan Ahmet ile ilgili kaleme aldığım ikinci yazım için de aynı durum geçerli. Ben İlhan
Ahmet’in Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’ndan ihraç edildiğini yazdım. O
açıklamasında ihraç edenlere suçlamalar yöneltmekle yetinmiş. Ben İlhan Ahmet’in 1821
Ayaklanması önünde saygıyla eğildiği yolundaki sosyal medya paylaşımını yazdım, o
yazdıklarımı Türk-Yunan dostluğunu baltalama çabası gibi cümleler kurmuş. Ben, Türk
kelimesini kullanmama gerekçesi olarak Lozan Anlaşması’nı kaynak gösteren İlhan Ahmet’in,
adaların silahsızlandırılması, deniz ve hava kıta sahanlığının Lozan’a aykırı olmasından
neden hiç söz etmediğini sordum, o bana bu yönde hiç soru sorulmadı ki gibi bir açıklama
yapmayı tercih etmiş. Bir milletvekili sadece soru sorulduğunda konuşmaz, bu kısımdan hiç
söz edilmemiş. Başta da belirttiğim gibi İlhan Ahmet benim yalan yarıştırabileceğim birisi
değil ama cevap hakkını kötüye kullanma çabasının önüne geçebilirim.
*İlhan Ahmet, kendisine yönelik eleştirilerimle ilgili bana yolladığı cevap metni ve hali
Yunanistan medyasına yaptığı açıklamalarda Türk-Yunan barışını istemeyenlerin kendisiyle
uğraştığını iddia etmiş. Türk-Yunan Medya ve Akademi Formu üyelerinden birisiyim. Başında
bulunduğum Milliyet Gazetesi’nin Genel yayın Yönetmeni Abdi İpekçi adına düzenlenen
ödüllerin tekrar diriltilmesi yolundaki önerim Forum’un Nisan toplantısında ele alınacak. Bu
süre zarfında diyalogu arttırmak adına Kathimerini Gazetesi ile anlaşma imzaladım.
Kathimerini Genel Yayın Yönetmeni Milliyet’te, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
olarak da ben Kathimerini de barış arayışlarını yazdık. Fenerbahçe-Olimpiyakos maçları
öncesinde de spor müdürlerimiz karşılıklı yazı yazacaklar. Dolayısıyla İlhan Ahmet’in barış
sürecine gölge düşürme çabası yolundaki ifadeleri de gerçeği yansıtmamakta.
*Ekteki belgeleri incelediğinizde şikayet sahibinin, bana yolladığı cevap metinlerinde olduğu
gibi, konuları çarpıtma, gerçeği olduğundan farklı gösterme konusundaki başarılarını siz de
fark edeceksiniz.
Saygılarımla.”
UZLAŞMA ÖNERİSİ         : Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.
GENEL SEKRETERLİK GÖRÜŞÜ     :

“Özay Şendir’in ilk yazısında, Yunan Milli Savunma Bakanı Dendias’tan söz ediliyor ve şöyle
deniyor:
Dendias durmuyor. Atina-Ankara yakınlaşmasının başladığı ilk günden beri sürecin aleyhinde
çalışmaya ve konuşmaya devam ediyor.  …
Dendias’ın siyasi ihtirası ve amacı belli, yaptıklarına şaşırmıyorum ama ona destek veren
PASOK Milletvekili İlhan Ahmet’e şaşıyorum. 
İlhan Ahmet, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 
Türkiye’nin Yunanistan topraklarında gözü olmadığını en iyi bilen isimlerden birisi olması
gerek. Son dönemde Yunanlıdan çok Yunanlı olma çabasıyla Türkiye’nin Gümülcine
Başkonkolosu’nu hedef göstermek gibi işler yaptı. 
O zaman radarıma girmişti, geçen hafta eşcinsel evliliğe evet dediği için bu kişiyle ilgili
şikayet mailleri aldım ama önemsemedim. 
Sonuçta Yunanistan’ın milletvekili, dilediği, içine sindirdiği her kararı verebilir, kimse
karışamaz. 
Ancak İlhan Ahmet’in, Kathimerini’ye verdiği röportajda Dendias ile aynı çizgide buluşması
hepimizin hayatını etkileyen bir nokta. 
Dolayısıyla burada da sorgulanması kaçınılmaz bir sonuç… 


Milliyet olarak Türk-Yunan yakınlaşmasına katkı sağlamak adına Kathimerini başta olmak
üzere Atina’daki dostlarla çalışmaya devam ediyoruz. 
Atina’da da, burada da sürece inanmayan insan sayısı az değil. 
Sürece inanmamak başka şey, kişisel menfaatler adına süreci baltalamaya çalışmak başka
bir şey… 
Bizim barışı konuşma, temiz suyu koruma ve çoğaltma çabamıza, Dendias ve İlhan Ahmet
gibilerin sözleri iki damla olmaya devam edecek. 
Tarih herkesi layık olduğu şekilde yazacak sonuçta…”
Özay Şendir’in İlhan Ahmet’le ilgili, ilk düzeltmesini gönderdikten sonraki ikinci yazısında ise
şöyle deniliyor:
*Geçen hafta Kathimerini’ye verdiği röportajda Yunanistan Savunma Bakanı Dendias ile aynı
çizgide buluştuğunu söylediğim PASOK Milletvekili İlhan Ahmet vardı. Bu kişiden uzun bir
mesaj aldım. Mesaj özetle “Kathimeri’niye verdiğim röportajda Dendias adı geçmiyor” diyor.
Birisiyle “Aynı çizgide buluşmak” için adını anmanıza gerek yok zaten. Dendias ile Ahmet
İlhan Türkiye’ye hep şüpheyle bakmak, hep bir komplo teorisi kurmak konusunda aynı
çizgide buluşuyorlar.
*Yazdıklarımı ispat ederek ilerleyeyim: Yunanistan için bağımsızlık mücadelesi 1821’de
Osmanlı’ya karşı Mora Ayaklanması’yla başlar. Kimi kaynaklar 20 bin civarında kişinin
öldürüldüğünü söyler. Bu İlhan Ahmet’in 2023 yılında yaptığı paylaşımındaki cümlelere
bakalım: “Milli Yeniden Diriliş her türlü zorbanın despotizm ve haksızlığına karşı kitlelerin
sosyal uyanışı, tarihi açıdan 1821 Devrimi’yle örtüşmektedir.” İlhan Ahmet, mesajının
devamında şunları da yazmış: “Çok kültürlü Trakya, 1821’in mücadelecilerinin büyüklüğü
önünde saygıyla eğilmektedir.” İlhan Ahmet’in gelen tepkiler üzerine sildiği bu mesajın
fotoğrafı sayfada gördüğünüz fotoğraf.
*Diyebilirsiniz ki seçmenleri güveniyor ve oy veriyorsa size ne oluyor. Batı Trakya Türk
Azınlığı Danışma Kurulu bu İlhan Ahmet ve Yassıköy Belediye Başkanı’nı 2022’de ihraç etti.
İhraç kararının gerekçeleri oldukça net, dileyen arayıp bulabilir.

*Yunanistan’da Batı Trakya Fenerbahçeliler Derneği var. İsmi nedeniyle, yani Batı Trakya
tabiriyle, ulusal güvenliğe tehdit olduğu gerekçesiyle bu derneğe kapatma davası açıldı.
Derneğin isminin neden Batı Trakya tabirini içerdiğini sorgulayan kişi yine bu İlhan Ahmet’ti.
*Sadece Batı Trakya değil, Türk adıyla da bir derdi var İlhan Ahmet’in. SKAI TV kanalına
verdiği bir mülakatta sunucunun Türk azınlıktan bahsettiği yönünde bilgiler olduğunu
söylemesine cevap olarak “Hiçbir zaman söylemedim. Trakya’daki azınlık Lozan
Antlaşması’nda Müslüman azınlık olarak tanımlanmıştır. Bununla ilgili en ufak bir şüphe yok”
ifadesi de kendisine aittir. İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş biri, uluslararası
anlaşmalara atıfta bulunuyorsa, Lozan’ın iki ülke karasularını 3’er mille sınırladığı, hem
karasuları hem de hava sahasında Lozan Anlaşması’nı Yunanistan’ın bozduğunu
söylemesini ya da 1947 Anlaşması’na göre Yunanistan’a devredilen adaların mutlaka silahsız
olacağına dair kesin hükümler içerdiğini de söylemesi gerekir değil mi? Hayır, İlhan Ahmet,
önünde eğildiğini söylediklerinin canını sıkacak cümleler kurmadı asla.
*Şu gerçeği gözardı etmiyorum, İlhan Ahmet sonuçta Yunanistan Milletvekili ve Yunanistan’ın
haklarını ve milletvekili seçildiği bölgedeki insanların haklarını savunacak. İlhan Ahmet,
Yunanistan’ın haklarını savunmada pek mahir ama bölgede yaşayan soydaşlarımızın hakları
konusunda acaba ne yapıyor diye de baktım:
*İlhan Ahmet’in Türk kelimesini kullanmamak için rehber edindiği Lozan Anlaşması’na göre,
Batı Trakya’daki Türkler kendi müftülerini seçme hakkına sahipler. Buna karşın Yunanistan
seçilmiş müftüleri tanımıyor, yerine atama yapıyor. Bu durumda İlhan Ahmet ne yapıyor
derseniz, elbette Atina’nın atadığı müftülerden yana tavır almış, sorunu daha da karmaşık
hale getiren atanmış din görevlilerinin maaş alması konusunda çalışmış.
*İlhan Ahmet’in İskeçe Azınlık Ortaokulu-Lisesi’nde yaşanan eğitim sorunlarına velilerle
birlikte tepki gösteren azınlık liderlerine karşı verdiği tepkiyi de es geçmeyeyim.
*İlhan Ahmet’in Türkiye’deki iç siyasete dair söyledikleri de var ama meseleyi siyasi saldırı
altındayım noktasına getirmemesi için oralara girmiyorum. Benim problemim insanların
haklarını savunan Sadık Ahmet’ten, bugün İlhan Ahmet’e gelmiş olan çizgi. İnsan utanma
sınırlarının bu kadar kolay aşılabilmesine üzülüyor sadece.”
İKİNCİ YAZI
Özay Şendir ikinci yazısında da, İlhan Ahmet’le ilgili yazdıklarının kanıtları olarak iki fotoğraf
sunuyor ve kendisinin Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun ihraç kararından söz
ediyor ve şöyle diyor:
*Şu gerçeği gözardı etmiyorum, İlhan Ahmet sonuçta Yunanistan Milletvekili ve Yunanistan’ın
haklarını ve milletvekili seçildiği bölgedeki insanların haklarını savunacak. İlhan Ahmet,
Yunanistan’ın haklarını savunmada pek mahir ama bölgede yaşayan soydaşlarımızın hakları
konusunda acaba ne yapıyor diye de baktım:
*İlhan Ahmet’in Türk kelimesini kullanmamak için rehber edindiği Lozan Anlaşması’na göre,
Batı Trakya’daki Türkler kendi müftülerini seçme hakkına sahipler. Buna karşın Yunanistan
seçilmiş müftüleri tanımıyor, yerine atama yapıyor. Bu durumda İlhan Ahmet ne yapıyor
derseniz, elbette Atina’nın atadığı müftülerden yana tavır almış, sorunu daha da karmaşık
hale getiren atanmış din görevlilerinin maaş alması konusunda çalışmış.
*İlhan Ahmet’in İskeçe Azınlık Ortaokulu-Lisesi’nde yaşanan eğitim sorunlarına velilerle
birlikte tepki gösteren azınlık liderlerine karşı verdiği tepkiyi de es geçmeyeyim.
*İlhan Ahmet’in Türkiye’deki iç siyasete dair söyledikleri de var ama meseleyi siyasi saldırı
altındayım noktasına getirmemesi için oralara girmiyorum. Benim problemim insanların
haklarını savunan Sadık Ahmet’ten, bugün İlhan Ahmet’e gelmiş olan çizgi. İnsan utanma
sınırlarının bu kadar kolay aşılabilmesine üzülüyor sadece.”

Yazılara ve iddialara bakılınca, ortada, bir siyasetçi ve ona eleştirel gözle bakan bir
gazetecinin yorumlarından başka bir şey gözükmüyor. Yazılarda, Basın Meslek İlkeleri’ni
geçen, milletvekilini aşağılayan, hakaret niteliği taşıyan herhangi bir cümle yok. Gazeteci, ilk
yazısından sonra milletvekilinin kendisine gönderdiği düzeltmeyi de dikkate almış ve
eleştirilerinin kaynağını tek tek açıklayıp, yazısında birer fotoğraf da kullanmış.
Bir siyasetçiyi, bir gazetecinin, yaptıklarından ötürü sorgulaması basın meslek ilkelerine
aykırı değildir.
Ayrıca bir siyasetçinin, hakkındaki eleştirilerin ‘Şok’ edici olsa bile bunları sineye çekmesi
gerektiğine dair bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var.
Burada Basın Meslek İlkeleri’nin 16’ncı maddesi olan cevap ve düzeltme hakkı akla gelebilir.
O madde şöyledir:
“Madde 16: Basın organları, yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı
duyarlar.”
Bu madde dikkate alındığında durum şudur:
Gazeteci, ilk yazısından sonra milletvekilinin cevabına yer vermiş, yazdıklarını kanıtlamak
için de fotoğraflar yayınlamıştır.
Ancak burada, Özay Şendir cevabında, “Meslek ilkelerimiz cevap hakkına saygı duymakla
beraber, yanlış bir cevabı yayınlamamak konusunda yazara özgürlük sağlıyor. Buna rağmen
İlhan Ahmet’in bana açıklama yolladığını ama bu açıklamanın konuyla alakalı olmadığını da
ikinci yazımda belirttim” diyor.
Milletvekilinin gazeteciye gönderdiği düzeltmeler, gazetede hakkında yer alan bir iki
paragraftan çok öte, sayfalar dolusudur. (TOPLAM 7 sayfa)
7 sayfalık cevap metinleri, milletvekilinin cevap hakkını kullanarak propaganda yapma amacı
güttüğü izlenimi veriyor.
Sonuç olarak, ortada bir milletvekili ve bir gazetecinin karşılıklı yorumları vardır ve tüm bunlar
basın meslek ilkeleri çerçevesinde basın özgürlüğü olarak yorumlanmalıdır.
Milliyet Gazetesi’nin, Türk-Yunan yakınlaşmasına katkı sağlamak adına Kathimerini başta
olmak üzere Atina’daki gazetecilerle yıllardan beri süren bir ortak çalışmanın parçası olduğu
unutulmamalıdır. Milliyet’in başında bulunan bir gazetecinin de köşe yazılarında ve
yorumlarında Yunanistan’daki bir Türk kökenli milletvekilini sorgulamasından daha doğal bir
şey olamaz.
Ayrıca, aynı milletvekili, kendisi hakkında yazı yazan Mustafa Kartoğlu hakkında da Basın
Konseyi’ne şikayette bulunmuş, Kartoğlu’na gönderdiği cevapta, gazetecinin yazdığı 10 iddia
için tek tek ‘YALAN’ nitelemesinde bulunmuştur. Ancak Özay Şendir’e gönderdiği yanıtta, bu
şekilde ifadeler yoktur, daha çok olayı aydınlatma ve gazeteciyi bilgilendirme dilinde
yazılmıştır yanıtlar. İki yazı arasında böyle bir fark vardır.”
“Bu nedenlerle şikayetin ‘YERSİZLİĞİ’ kararı alınması önerilir.”
YÜKSEK KURUL DEĞERLENDİRMESİ :

Yeterli çoğunluğun bulunduğu anlaşılıp, Genel Sekreterin sunuşu dinlendikten sonra konu
tartışmaya açıldı.
Bir milletvekilinin görüşlerinin gazeteciler tarafından eleştirilmesinin doğal olduğu, Yargıtay,
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre politikacıların
haklarında ileri sürülen sert, hatta incitici eleştirilere katlanmaları gerektiği belirtilerek, şikayet
konusu köşe yazısında basın meslek ilkelerinin ihlal edildiğini gösteren bir unsur olmadığı
konusunda Yüksek Kurul üyeleri mutabık kaldı. Şikayet edilen yazıda Şikayetçiye yönelik
hakaret içeren bir husus olmadığı, yazının eleştiri sınırları içerisinde kaldığı belirtildi.
Şikayetçinin, şikayet ettiği gazeteciye çok uzun yazılarla cevap ve düzeltme metni
göndermesi de toplantıda tartışıldı. Hukukçu üyeler, yasada cevap ve düzeltme metinlerinin
bir sınırı olduğunu hatırlattılar. Tekzip metninin suç unsuru içermemesi, üçüncü kişilerin
hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmaması gerektiği ayrıca tekzip metnin ilgili yazıdan
daha uzun olmaması gerektiği belirtildi.
Şikayetçinin 7 sayfalık cevap metinlerinin, Şikayetçi milletvekilinin cevap hakkını kullanarak
propaganda amacı izlenimi verdiği, Şikayetli Yazarın yazısında Şikayetçi görüşlerine yer
verdiği dikkate alındığında 16. Maddenin ihlal edilmediği kanaatine varıldı.
Tartışmalardan sonra oylama geçildi.
Oylamada Milliyet Gazetesi Temsilcisi Tunca Bengin, konu gazetesini ilgilendirdiği için oy
kullanmadı. Şikayet konusu köşe yazısında basın meslek ilklerinin ihlal edilmediği
OYBİRLİĞİYLE saptandı.
SONUÇ VE KARAR :
Yapılan oylama sonucunda Yüksek Kurul; şikâyet edilen haberlerde, Basın Meslek İlkelerinin
ihlal edilmediğini OYBİRLİĞİ ile saptayarak, 
Şikayet edilen Özay ŞENDİR hakkında “ŞİKAYETİN YERSİZLİĞİNE” OYBİRLİĞİYLE karar
verdi.