BKYK KARARI 2022-53

BASIN KONSEYİ, ŞİKÂYET EDİLEN YENİ ŞAFAK GAZETESİ HAKKINDA ‘UYARI’ KARARI VERDİ

YÜKSEK KURUL KARARI 

DOSYA NO                     : 2022- 53

KARAR TARİHİ : 7.12.2022

ŞİKÂYET EDEN             : Türk Tabipleri Birliği
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sokak No:2 MALTEPE/ANKARA

VEKİLİ : Av. Özgür ERBAŞ
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sokak No:2 MALTEPE/ANKARA

ŞİKÂYET EDİLENLER :  1- Burak DOĞAN (Yeni Şafak gazetesi muhabiri)
Maltepe Mah. Fetih Cad. No:6 Dk:4 Topkapı ZEYTİNBURNU / İSTANBUL

2- Ersin ÇELİK (Yeni Şafak Sorumlu Yazı İşleri Müdürü)
Maltepe Mah. Fetih Cad. No:6 Dk:4 Topkapı ZEYTİNBURNU / İSTANBUL

ŞİKAYET KONUSU         :

YENİ ŞAFAK gazetesi ve gazetenin internet sitesinde 31.10.2022 tarihinde “TTB’nin diğer Fincancı’ları”, “TTB’de çok Fincancı var”, “TTB’nin yönetimi terör destekçisi oldu” başlıklarıyla yayınlanan haberde, Basın Meslek İlkeleri’nin ihlal edildiği iddiasıyla şikâyette bulunulmuştur.

Şikâyetçi olan Türk Tabipleri Birliği adına Avukat Özgür Erbaş, Basın Konseyi’ne 2.11.2022 tarihinde yaptığı başvuruda, muhabir Burak Doğan imzalı haber içeriğinde muhatabın beyanlarına yer verilmediği gibi haberde adı geçen kişilere haklarındaki iddiaların sorulmadığı ve yanıtlarının okura sunulmadığı savunulmuştur. Haberin yapılış yönteminin, gazetecilik mesleğinin hız gerektirmesi nedeniyle görünür gerçeği uygunluk ölçütünü de karşılamadığı ileri sürülen başvuruda özetle şu ifadelere yer verilmiştir:

Türk Tabipleri Birliği, ifade özgürlüğünün tüm hakların belkemiği ve çoğulcu demokrasinin olmazsa olmazı olduğu bilincinde olarak, basın ve bilim özgürlüğünü savunmaktadır. Başvuruya konu haberin ağır ve sert eleştiri, kışkırtıcı ve alışılmışın dışında görüşlerin dile getirilmesi kapsamında olmadığı değerlendirmesi nedeniyle başvuru kararı alınmıştır.

Burak Doğan tarafından kaleme alınan haberde kaynak belirtilmemesi nedeniyle, gazetecinin kendisine ait kayıt ve görüşleri haber olarak okura sunduğu anlaşılmaktadır. Ancak “Şebnem Korur Fincancı’nın PKK kanalına çıkıp ‘TSK kimyasal kullandı’ iftirası atması…” belirlemesi üzerine kurulu haberde, Fincancı’nın basına verdiği demecinde (20 Ekim) ve TTB Onur Kurulu’nun yaptığı açıklamasında (25 Ekim) bahse konu yayında Fincancı’nın sarf etmediği sözlerin yayıncı kuruluşun kendi beyanlarıyla sunmasının eleştirildiği bilgisi okurdan gizlenmiştir.

Haber içerisinde yer verilen kimi iddialar güncel olmadığı gibi, belirlenebilir de değildir. Bu belirsizlik yoluyla somutlaştırılmamış olsa da olgu isnadı yapılmaktadır. Dolayısıyla haberde Yeni Şafak gazetesi okurlarının serbestçe fikir ve kanaat oluşturmasına elverişli olmayan bir yöntem kullanılarak okurlarda görüş oluşturulmasının teminine çalışıldığı görülmektedir.”

Ayrıca, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyelerine kanıtsız iddialarla suç isnadında bulunulduğu; isimleri ve fotoğrafları yayınlanarak “TTB’nin diğer Fincan’cıları” denilerek hedef gösterildiğine yer verilen başvuruda, şikâyet edilenler hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 6, 9 ve 10’uncu maddelerini ihlalden karar alınması talep edilmiştir.

UZLAŞMA ÖNERİSİ

Şikâyet başvurusu, şikâyet edilen Yeni Şafak gazetesi muhabiri Burak Doğan ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik’e 8.11.2022 tarihinde PTT ile gönderilmiş ve ‘alındı’ belgeleri gelmiştir. 

Şikâyet edilenlerden Ersin Çelik, 15.11.2022 tarihinde gönderdiği yazılı yanıtta, şikâyetçinin iddialarını reddetmiş, ancak koşullu olarak uzlaşabileceğini bildirmiştir.

ŞİKÂYET EDİLENİN YANITI

Yeni Şafak gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik yanıtında, şikâyet başvurusunu incelediklerini belirterek şu ifadelere yer vermiştir:

Yeni Şafak gazetesi olarak haberlerimizin arkasındayız ve Basın Meslek İlkelerine bağlı yayıncılığımızdan ödün vermediğimizi düşünüyoruz.

Basın Konseyi Genel Sekreterliğinizin tarafımıza yönelttiği Türk Tabipleri Birliği ile uzlaşmaya gitme ya da gitmeme yönündeki çağrısını değerlendirdik.

Yeni Şafak gazetesi olarak Türk Tabipleri Birliği ile kurumsal düzeyde uzlaşmak istiyoruz. Ancak bunun öncesinde mevcut Türk Tabipleri Birliği yönetiminin tüm görevlerinden istifa etmesini ve Türk Tabipleri Birliği’nin kurumsal olarak başta terör örgütü PKK olmak üzere tüm terör örgütlerine olan desteklerine son vermesini taahhüt etme şartını koşuyoruz.

Saygılarımızla.”

GENEL SEKRETERLİK GÖRÜŞÜ     

Şikâyet edilen muhabir Burak Doğan imzalı haber 31.10.2022 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde birinci sayfadan, “TTB’nin diğer Fincancı’ları” başlığı ve TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın gözaltına alınıp polisler tarafından götürülürken çekilen fotoğrafıyla yayınlanmıştır. Haberde spot olarak, “Şebnem Korur Fincancı’nın PKK kanalına çıkıp ‘TSK kimyasal kullandı’ iftirasını atması, Türk Tabipleri Birliği’nin tartışmalı yapısını yeniden gündeme getirdi” ifadeleri kullanılmıştır. Haberde ayrıca “İkinci Başkan Ali İhsan Ökten, Adana’da PKK’ya destek için düzenlenen gösterilere katıldı. Konsey üyeleri Meltem Günbeği ve Kandil talimatıyla kurulan HDK delegesi Onur Naci Karahancı, PKK’lı grupların düzenlediği gösterilere katıldı. Halis Yerlikaya da hendek terörü yaşanırken operasyon bölgesine girmek isterken gözaltına alınmıştı” ifadeleriyle sunulmuştur.

İç sayfadaki haberde ise “TTB’de çok Fincancı var” ve “TTB’nin yönetimi terör destekçisi dolu” başlıkları kullanılmıştır. Haberle birlikte Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Prof. Dr. Vedat Bulut, Doç. Dr. Deniz Erdoğdu, Dr. Halis Yerlikaya, Dr. Meltem Günbeği, Dr. Onur Naci Karahancı, Dr. Kazım Doğan Eroğulları’nın fotoğraflarına da yer verilmiştir. Birinci sayfadaki spotta “TTB’de yer alan birçok isim PKK ve DHKP-C gibi örgütlere destek veriyor” ifadesi eklenerek verilen haberin metni ise 5 ara başlık ve 6 paragraftan ibarettir.

Haberin ilk paragrafında, Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasıyla Türk Tabipleri Birliği’nin yönetim yapısının yeniden gündeme geldiği; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın lağvedilmesi için yasal süreç başlattığı mevcut yönetimde terör örgütleri lehine eylem ve söylemlerde bulunan çok isim olduğu yazılmıştır.

Haberin ikinci paragrafında, TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten’in ‘Gezi olayları organizatörü’ ve ‘Adana’da PKK’ya destek için düzenlenen gösterilere katıldığı’;

Üçüncü paragrafta, TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut’un ‘Adının sol gruplarla anıldığı, DHKP-C duruşmalarına katılıp destek verdiği’ ve ‘Turkovac için ortada aşı yok solüsyon var dediği’;

Dördüncü paragrafta, TTB Merkez Konseyi üyesi Deniz Erdoğdu’nun “SES Disiplin Kurulu üyesi olduğu” ve ‘PKK’ya müzahir şahısların basın açıklamalarında boy gösterdiği”;

Beşinci paragrafta, TTB Merkez Konseyi üyeleri Kazım Doğan Eroğulları’nın ‘FETÖ iltisaklı derneğe kaydının olduğu’; Meltem Günbeği’nin ‘Dosyasının kabarık olduğu’ ve ‘HDP Edirne Merkez İlçe yönetiminde yedek üyeliğinde bulunduğu’;

Son paragrafta, TTB Merkez Konseyi üyeleri Onur Naci Karahancı’nın ‘Yaralı teröristleri tedavi eden doktorlar arasında bulunduğu’ ve ‘PKK’ya müzahir grupların düzenlediği yasa dışı gösterilere katıldığı’; Halis Yerlikaya’nın ‘Cizre’de operasyon bölgesine girmek isterken gözaltına alındığı’ ve ‘Aynel Arap’ta çatışmalarda yaralanan teröristlerin Türkiye’ye getirilmesinde aktif rol aldığının öne sürüldüğü” yazılmıştır.

Habere konu olay, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın, yurt dışından bölücü terör örgütü PKK çizgisinde yayın yapan Medya Haber TV’deki açıklamalarında ‘terör örgütü propagandası yaptığı’ gerekçesiyle tutuklanması; başında bulunduğu Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) yönelik çeşitli iddialarla ilgilidir. Olayda gerçeklik, güncellik ve kamusal ilgi koşulları mevcuttur.

Türk Tabipleri Birliği, 6023 sayılı yasa ile kurulan Anayasal güvenceye sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Hekimlerin örgütü ve sesi olan TTB’nin başında bulunan kişinin, bölücü terör örgütü PKK’nın propaganda aygıtı olan bir televizyonunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ‘kimyasal silah kullandığı’ iddia edilen yayına katılması; ‘PKK propagandası’ suçlamasıyla tutuklanması ve TTB’yi de tartışılır konuma sokması, neresinden bakılırsa bakılsın önemli bir olaydır.

Şikâyet edilenlerin, gerek TTB Başkanı Fincancı’nın tutuklanması, gerek TTB’ye yönelik tartışmaları haberleştirmesinde, terör konusunda kamuoyunun hassasiyetini dile getirmesinde herhangi bir sorun yoktur. Gazetecinin görevi olayları araştırıp sorgulayarak gerçeği ortaya çıkarmak, gizlemeden, bozmadan ve çarpıtmadan kamuoyuna aktarmaktır. Ayrıca somut olgudan hareket ederek yapacağı haberle okurun serbestçe kanaat oluşturabilmesini sağlamak, buna engel olacak yorum, eleştiri ve kanaat bildirmekten sakınmak temel ilkedir.

Ancak, bu ölçütler dikkate alındığında şikâyet edilen haber sorunludur. Her ne kadar ‘araştırma ürünü’ izlenimi verilmiş olsa da haber, gerek içeriği ve gerekse üslubuyla, somut olgunun gizlenip, TTB Başkanı Prof. Dr. Fincancı’nın tutuklanması olayının bağlamından kopartılarak, okur üzerinde oluşturulması arzulanan algıyı pekiştirmek üzere kurgulanmıştır. Şikâyet edilenin gönderdiği yanıtta, uzlaşmak için ‘TTB yönetiminin istifa etmesini ve kurumsal olarak PKK başta olmak üzere tüm terör örgütüne desteklerine son vermesini taahhüt etmesini şart koşuyoruz’ ifadesine yer vermesi de haberin kamuoyunda bu algıyı oluşturmak ve hedefledikleri amaç için kurgulanıp yayınlandığının kanıtıdır. Hedeflenen amaç da şikâyetçi TTB’yi terör destekçisi göstermek ve yöneticilerini kriminalize etmektir.

Haberde, TTB yöneticilerinin her biri hakkında, ‘müzahir’ ve ‘iltisaklı’ gibi sözcüklerle güvenlik birimlerinin hazırladığı istihbarat bilgileri, gerçek olup olmadığı araştırılıp soruşturulmadan sanki kesinleşen yargı kararı gibi sunulmuştur. Bu bilgilerin, güvenilirliği tartışılan ‘fişleme’ olduğu okurdan gizlenmiştir.

Haberde haklarında suç işlediklerine yönelik herhangi bir yargı kararından söz edilmeden TTB’nin Merkez Konseyi üyelerine yönelik kanıtsız iddialarla suç isnadında bulunulmuş, yasal görev ve faaliyetleri de yasadışı eylem olarak gösterilmiştir. İddialar sorgulanmadığı ve muhatapların görüşü alınmadığı gibi “TTB’nin diğer Fincancı’ları” ve “TTB’nin yönetimi terör destekçisi oldu” ifadeleriyle haberde adı geçen TTB yöneticilerine de tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’ya yapılan yasal takibatın başlatılması amaçlanmıştır. Aralarında bilim insanı ve akademik kariyere sahip olanların da bulunduğu TTB yöneticileri, fotoğraflarına da yer verilerek yayınlanan haberde hedef gösterilip ihbar edilerek, kişilik hakları, mesleki kariyerleri ve toplumdaki saygınlıkları hedef alınmış, terörle ilişkilendirilerek kamuoyunun husumetine maruz bırakılmıştır.

Açıklanan bu nedenlerle şikâyet edilen haberde Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü; “Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz” şeklindeki 6’ıncı;

Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse ‘suçlu’ ilan edilemez” şeklindeki 9’uncu maddelerinin ihlal edildiği kanaatindeyiz. Şikâyet edilenler hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 6 ve 9’uncu maddelerini ihlalden ‘UYARI’ kararı alınmasını öneririz.

YÜKSEK KURUL’UN DEĞERLENDİRMESİ :

Basın Konseyi Yüksek Kurulu, şikâyet başvurusunu 7.12.2022 tarihinde yaptığı toplantıda görüşmüştür. Genel Sekreterin raporunu sunmasının ardından dosyanın müzakeresine geçilmiştir.

Söz alan üyeler, rapordaki tespitleri genelde isabetli bulduklarını söylemiş; şikâyet edilen haberde etik ihlali olduğu görüşünde ittifak etmiştir. Haberde öncelikle toptancı yaklaşımla TTB Yönetiminin ‘terör destekçisi’ ilan edildiğini belirten üyeler, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın ‘terör örgütü propagandası’ suçundan tutuklanmasına gerekçe gösterilen sözlerinden, TTB Merkez Konseyi üyelerinin sorumlu tutulamayacağın, suçun kişiselliği ilkesinin ihlal edildiğini dile getirmişlerdir.

Üyelerden bazıları, TTB Başkanı Prof. Dr. Fincancı’nın, bölücü terör örgütünün yurt dışında kurulu televizyon kanalında yayına katılmasının yanlış olduğunu; örgüt propagandası olarak değerlendirilip tutuklanmasına neden olan söyleminin de savunulacak yanı olmadığını dile getirmişlerdir. Bu görüşe katılmayan üyeler ise ortada bir iddia varsa araştırılması gerektiğini söylemenin ifade özgürlüğü olduğunu; Prof. Dr. Fincancı’nın kendisine yöneltilen soruya hekim sorumluluğuyla verdiği cevabın ‘televizyon kanalı tarafından manipülatif tarzda yayınlandığı’ yönünde TTB Yüksek Onur Kurulu’nun kamuoyuna yaptığı açıklamayı hatırlatmışlardır.

Yüksek Kurul, bu tartışmanın ardından şikâyet başvurusunda temel itiraz noktasının, TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması ve söylemlerinin haber konusu yapılmasının değil, “TTB’nin diğer Fincancı’ları” ve “TTB’nin yönetimi terör destekçisi oldu” ifadeleriyle TTB Merkez Konseyi üyelerinin hedef alınması olduğunu belirleyerek, haberi bu yönüyle denetlemeyi uygun bulmuştur.

Bu çerçevede, Yüksek Kurulda yapılan tartışmalarda, gazetecinin görevinin olayları araştırıp sorgulayarak gerçekleri halka ulaştırmak olduğu vurgulandıktan sonra, şikâyet edilen haberde kişiler hakkında kanıtsız iddialarla suç isnadı yapıldığı; görüşlerinin sorulmadığı; olayın bağlamından kopartılarak olgunun gizlendiği ve TTB hakkında olumsuz algı yaratılmasının hedeflendiği görüşünde birleşilmiştir. TTB Merkez Konseyi üyelerinin Hipokrat yeminine bağlı hekim olarak hasta tedavi etmeleri ve STK’lardaki yasal faaliyetlerinin dahi haberde terör eylemi gibi gösterildiğine dikkat çeken Yüksek Kurul, haberde kimlikleri ve vesikalık fotoğrafları sanki adli sicil kaydıymış gibi yayınlanarak, adı geçenlerin kişilik haklarının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Şikâyet edilen haberde basın ve ifade özgürlüğü sınırlarının aşıldığı ve etik ihlali yapıldığı konusunda görüş birliği sağlanmıştır.

Ayrıca, şikâyet edilenlerin gönderdiği yanıtta kanıt sunmayıp, şikâyetçiyle uzlaşmak için “Türk Tabipleri Birliği yönetiminin tüm görevlerinden istifa etmesini şart koşuyoruz” ifadesi de Yüksek Kurul tarafından yersiz ve gazetecilik görevi ile bağdaştırılamaz bir tavır olarak değerlendirilmiş; gazetecinin görevinin yayınladığı haberin sorumluluğunu taşımak ve olayları objektif olarak haberleştirerek olduğu hatırlatılmıştır.

SONUÇ :

Müzakerenin tamamlanmasının ardından oylamaya geçen Yüksek Kurul, şikâyet konusu haberde Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü;

Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz” şeklindeki 6’ıncı;

Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse ‘suçlu’ ilan edilemez” şeklindeki 9’uncu maddelerinin ihlal edildiğini OY BİRLİĞİ ile saptamış, şikâyet edilenler hakkında OY ÇOKLUĞU ile ‘UYARI’ kararı almıştır.

Şikâyet edilenler Yeni Şafak gazetesi muhabiri Burak Doğan ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik haklarında, Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 6 ve 9’uncu maddelerini ihlalden OY ÇOKLUĞU ile ‘UYARI’ kararı alınmasına karar verilmiştir.