BKYK KARARI 2021-19

BASIN KONSEYİ, BİRGÜN GAZETESİ HAKKINDAKİ ŞİKÂYETTE ‘UYARI’ KARARI ALDI

YÜKSEK KURUL KARARI

DOSYA NO              :  2020- 19

ŞİKAYET EDEN      : Martti ZEYER

VEKİLİ : Av. Mahsun ORAKÇI- Av. Özkan Sencer KARADÖL
(Abideyi Hürriyet Caddesi No:169 Kat:6 Daire: 11 ŞİŞLİ / İSTANBUL)

ŞİKAYET EDİLENLER : Seda BALMUMCU- Hakan DEMİR- Uğur KOÇ (BirGün)
(Gülbahar Mah. Altan Erbulak Sokak. No: 9/A Mecidiyeköy ŞİŞLİ / İSTANBUL)

ŞİKAYET KONUSU       :

BirGün gazetesi ve internet sitesinde 26.12.2020 tarihinde yayınlanan “Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması” başlıklı röportajda; ardından bu röportaja erişim engeli getirilmesi üzerine 11.02.2021 tarihinde yayınlanan “BirGün’ün ‘Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması’ haberine engel getirildi’ başlıklı haberde, Basın Meslek İlkeleri’nin ihlal edildiği iddiasıyla şikayette bulunulmuştur.

Boğaziçi Üniversitesi eski okutmanı Alman vatandaşı Martti Zeyer’in avukatları Mahsun Orakçı ve Özkan Sencer Karadöl, 08.04.2021 tarihinde Basın Konseyi’ne gönderdikleri şikayet başvurusunda, söz konusu röportajda ve bu röportaja erişim engeli getirildiği haberde kişilik haklarına saldırıldığını öne sürmüştür. Avukatların şikayet başvurusunda özetle şu iddialar yer almıştır:

İlgili gazete röportajında müvekkilime hiçbir cevap hakkı verilmemiş, herhangi bir soruşturma olup olmadığı araştırılmamış, kimlik bilgileri tam olarak verilmiştir. Röportaj içerisinde ‘Öğrencileri taciz eden akademisyen Martti Zeyer’ şeklinde ifade kullanılmıştır.

Müvekkilim alenen tacizci ve suiistimalci bir suçlu gibi gösterilmiş, masumiyet karinesine aykırı davranılmış ve müvekkile karşı ısrarla aynı haberi yaymaya devam etmişlerdir.

Yaşatılan linç sürecinde müvekkilim aylarca bu haber sebebiyle işsiz kalmış, maddi- manevi mağdur edilmiştir.”

Başvuruda, şikayet edilenler hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 6, 9 ve 10’uncu maddelerini ihlalden karar alınması talep edilmiştir.

UZLAŞMA ÖNERİSİ        :

Şikayet başvurusu, şikayet edilenler BirGün muhabiri Selda Balmumcu, İnternet Yayın Müdürü Hakan Demir ve İnternet Sorumlu Müdürü Uğur Koç’a ayrı ayrı 09.04.2021 tarihinde PTT aracılığı ile gönderilmiştir. Posta ‘alındı’ belgesi gelmiştir.

Şikayet edilenler, başvurudaki iddialara süresinde yanıt vermemiş ve taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.

GENEL SEKRETERLİK ÖNERİSİ :

Şikayete konu edilen “Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması” başlıklı röportaj 26.12.2020 tarihinde; “BirGün’ün ‘Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması’ haberine engel getirildi’ başlıklı haber ise 11.02.2021 tarihinde BirGün gazetesi internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında yayınlanmıştır.

Basın Konseyi Çalışma Kuralları ve Başvuruları Değerlendirme Usulleri’ne göre şikâyet başvurusunun, yayın tarihini takip eden 2 ay içinde yapılması gerekmektedir. Bu durumda, “Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması” başlıklı röportajla ilgili şikayetin, ‘süre aşımı’ nedeniyle görüşülme olanağı yoktur.

Süresi içinde şikayet edilen “BirGün’ün ‘Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması’haberine engel getirildi” başlıklı haber, etik açıdan değerlendirilmelidir. Bu haberin konusu, şikayet edilenler tarafından 26.12.2020 tarihinde gazetede ve internet sitesinde yayınlanan röportaja ve sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlara İstanbul 5’inci Sulh Ceza Hakimliği’nin ‘kişilik hakları ihlali’ gerekçesiyle erişim engeli kararı almasıdır.

Mahkemenin erişim engeli getirdiği röportajda, Boğaziçi Kadın+ Dayanışması gönüllüleri Gözde Yıldırım, Başak Karası ve Berna Mert faaliyetlerini ve özellikle üniversitede cinsel tacizle nasıl mücadele ettiklerini anlatmıştır. Muhabirin yönelttiği sorular ve verilen yanıtlarda, şikayetçi Martti Zeyer’in öğrencilerine cinsel tacizde bulunduğu iddialarıyla şikayet edildiği ve üniversite yönetiminin de sözleşmesini Ağustos 2020’de feshetmesiyle sonuçlanan süreç anlatılmıştır. Fesih olayının üzerinden 4 ay geçtikten sonra yayınlanan röportajda, öğrencilerin şikâyetçi hakkındaki suçlaması iddia değil salt gerçek olarak yansıtılmış; şikayetçinin üniversitenin açtığı soruşturmadaki savunmasından ve yargıya erişim engelitalebiyle başvurusunda sunduğu gerekçelerden söz edilmemiştir. Şikayet edilenlerin, şikayetçinin cinsel taciz suçlamalarıyla sözleşmesinin iptal edilerek üniversitedeki görevine son verilmesi gerçeğinden hareketle böyle bir tercihte bulunması anlaşılabilir. Zira cinsel taciz ve şiddet olaylarında kadının beyanı esastır. Her ne kadar Türkiye, marjinal grupların baskısıyla İstanbul Sözleşmesi’nden 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren ayrılma kararı vermiş olsa da, toplumda kadının beyanı esastır kabulü değişmemiştir. Cinsel taciz kişiye yönelik olsa da toplumsal suçtur, özel hayat kapsamında değerlendirilemez. Ayrıca ifşasında kamusal yarar olduğu için bu tür olaylar, haber olarak yayınlanmalıdır. Şikâyetçinin de cinsel taciz suçlaması nedeniyle hakkında soruşturma açıldığı, sözleşmesi feshedilerek üniversitedeki görevine son verildiğine bir itirazı da yoktur. Zaten bu röportajla ilgili şikayetin ‘süre aşımı’ nedeniyle doğrudan değerlendirilme olanağı yoktur.

İstanbul 5’nci Sulh Ceza Hakimliği’nin şikayetçi Martti Zeyer’in ‘kişilik haklarının ihlali’ gerekçesiyle 26.12.2020 tarihinde yayınlanan bu röportaja erişim engeli getirilmesinin ardından 11.02.2021 tarihinde yayınlanan “BirGün’ün ‘Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması’haberine engel getirildi” başlıklı haberin etik açıdan değerlendirilmesi gerekecektir.

Şikayet edilen bu haberde hem erişim engeli getirilen röportajın linki verilmiş, hem de “Haberde kadın öğrencileri taciz ettiği belirtilen akademisyen Martti Zeyer’in ifşa sürecine değinilmişti” ifadesi röportajın içeriği yer almıştır. Mahkemenin röportaja erişim engeli getirme kararını okurlara duyurma bahanesiyle, hem içeriği anlatılıp, hem linki verilerek, röportajın güncellenmesi söz konusu olmuştur. Röportajda şikâyetçiye yönelik cinsel taciz iddiaları, sözleşmesinin iptalinden hareketle gerçek kabul edilerek aktarılırken, şikâyetçinin gerek üniversitedeki soruşturmada, gerekse erişim engeli için yargıya yaptığı başvurudaki savunmaya yine yer verilmemiş, görüşü de alınmamıştır. Gazetecilikte ‘suçlayanın yanında suçlananın görüşüne yer verilmesi’ temel kuralının çiğnenmesinde kasıt yoksa bile kusur işlenmiştir. Yargının ‘kişilik hakları ihlali’ kararı hilafına hareket eden şikayet edilenler, söz hakkı tanımadıkları şikayetçinin kişilik haklarını, toplum içinde itibarını ve konumunu sarsmayı hedef alarak etik ihlalinde bulunmuştur. Bu nedenlerle şikayet edilenler hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 6 ve 10’uncu maddelerini ihlalden ‘UYARI’ kararı alınmasını öneririz.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:

Basın Konseyi Yüksek Kurulu’nun 5 Mayıs 2021 tarihinde, salgın koşulları nedeniyle video konferansa yaptığı toplantıda şikâyet başvurusu ele alınmıştır.

Yüksek Kurul şikayet edilen haberde konu edilen olayın, bir üniversitede öğretim görevlisinin cinsel taciz şikayetleriyle sözleşmenin feshedilerek ilişiğinin kesilmesi olduğu; bunun yayınlanmasında ise kamu yararı bulunduğu görüşünde birleşmiştir. Şikayet edilenlerin bu konuda mağdurlarla yapılan röportajı yayınlamasında etik ihlali olmadığı görüşünde ittifak eden üyeler, röportaja erişim engeli getirilmesinin ardından yayınlanan “BirGün’ün ‘Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması’ haberine engel getirildi’ başlıklı haber konusunda ayrışmıştır.

Şikayet edilen haberde etik ihlali olmadığını savunan Yüksek Kurul üyeleri, cinsel taciz ve diğer kadına karşı şiddet olaylarında ‘kadının beyanı esastır’ ilkesiyle hareket edilmesinin genel kabul gören kural olduğunu, bu beyanların doğru olabileceği varsayımıyla bu tür iddialara basında yer verilmesinde etik bir yanlışlık olmadığını; gazetecinin gerçek olduğuna inandığı olayları kamuoyuna duyurmakla görevli olduğunu belirtmişlerdir. Bu üyeler, yargının ‘kişilik hakkı ihlali’ gerekçesiyle aldığı kararın, gerçeklerin kamuoyundan gizlenmesi sonucunu doğurmaması gerektiğini vurgulamıştır. Bazı üyeler, yargıda genellikle erişim engeli kararlarının, olayın gerçek olup olmadığından bağımsız, sadece şikâyetçinin yayından zarar görüp görmediğine bakılarak alındığını vurgulayarak böyle bir kararın varlığının gazetecinin elinden kamuoyunu bilgilendirme hakkını alma sonucu doğurmaması gerektiğini savunmuşlardır. Dünya çapında son dönemlerde yaygın olarak başvurulan ‘cinsel saldırı veya tacizi sosyal medya aracılığıyla ifşa’ (Me Too)hareketinin demokratik ülkelerde temelde meşru bir hareket olarak kabul edildiğini; bu bilgilerin basın tarafından kamuoyuna yansıtılmasının da aynı şekilde meşru olduğunu vurgulamışlardır.

Şikayet konusu haberde etik ihlali olduğunu savunan Yüksek Kurul üyeleri ise şikayet edilenlerin, mağdurlarla yapılan röportajı yayınlamasında sorun olmadığını, ancak yargının ‘erişim engeli’ kararına rağmen röportajın linkinin ve içeriğinin aynen verildiğini, bunun da ‘yargı kararını tanımamak’ olduğunu, oysa söz konusu haberin farklı şekilde yeniden haberleştirilmesinin mümkün olduğu, haberde bu kurala uyulmadığına dikkat çekmişlerdir. Bununla birlikte, çoğunluk, yargı kararına aykırı davranmanın tek başına Basın Meslek İlkeleri’nden herhangi birinin ihlalini teşkil etmediğini, bu konuya doğrudan temas eden bir etik kuralın şu an için mevcut olmadığını kabul etmişlerdir. Buna karşılık, röportajın linki verilip tekrar haber yapılırken, kendisine yönelik iddia ve suçlamalara karşı şikayetçinin görüşünü almadıklarını ve cevap hakkı da tanınmadıklarına dikkat çeken üyeler, bunun etik ihlali olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Her ne kadar Basın Meslek İlkeleri’nin 16. maddesi yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap…hakkından söz etse de, Basın Konseyi’nin uygulamasına göre, cevap hakkının doğması için yayının doğru ya da yanlış olması fark etmemektedir. Bu bakımdan, suçlayıcı beyanlar karşısında, muhataba her zaman cevap olanağı tanınmalıdır; bu hak tanınmışsa ve muhatap yanıt vermemişse de bu durum haberde yer almalıdır. Oysa şikayet konusu haberde bu etik yükümlülük yerine getirilmemiştir.

Yapılan oylama sonucunda Yüksek Kurul, “BirGün’ün ‘Bir mücadele deneyimi: Boğaziçi Üniversitesi Kadın+ Dayanışması’ haberine engel getirildi’ başlıklı haberde şikayetçinin hakkındaki suçlamalara karşı cevap hakkına yer verilmediği gerekçesiyle Basın Meslek İlkeleri’nin “Basın organları yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar” şeklindeki 16’ncı maddesinin ihlal edildiğini OY ÇOKLUĞU ile karar vermiştir.

SONUÇ: Şikayet edilenler BirGün gazetesi muhabiri Selda Balmumcu, İnternet Yayın Müdürü Hakan Demir ve İnternet Sorumlu Müdürü Uğur Koç’un Basın Meslek İlkeleri’nin 16’ncı maddesini ihlal ettiklerine ve haklarında ‘UYARI’ kararı alınmasına OY ÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın