BKYK KARARI 2020-30

BASIN KONSEYİ, TUNCELİ EMEK GAZETESİ HAKKINDA ‘ŞİKAYETİN YERSİZLİĞİ’ KARARI VERDİ

DOSYA NO                      :  2020- 30

KARAR TARİHİ : 09.09.2020

ŞİKAYET EDEN               : Kadir YILDIRIM (Tunceli KOSGEB İl Müdürü)
(Atatürk Mahallesi Çema Sitesi. B Blok Kat:1 No:4 TUNCELİ)

ŞİKAYET EDİLEN           : Hüsniye KARAKOYUN (Tunceli Emek Gazetesi Sahibi)
(Moğultay Mah. Cengiz Topel Cad. Sevgi Apt. No: 7/1 TUNCELİ)

ŞİKAYET KONUSU         :

Tunceli’de yerel Tunceli Emek gazetesinde ve gazetenin internet sitesinde 08.07.2020 ve 18.07.2020 tarihleri arasında yayımlanan ‘Uzun bir makale olacak’, ‘Kentin rahatlığına bakın’, ‘Ahlaksızlığın dili kamuya da yansıyınca’, ‘Yanınıza kâr kalacak sanrısı’ ve ‘Deyiverin hele’ başlıkları yazlarda Basın Meslek İlkeleri’nin ihlal edildiği iddiasıyla şikayette bulunulmuştur.

Tunceli’de, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) İl Müdürü olarak görev yapan Kadir Yıldırım, Basın Konseyi’ne gönderdiği şikayet dilekçesinde, Tunceli Emek gazetesinin kamu kurum ve kuruluşlarının üzerinde tehdit ve baskı unsuru olarak kullanıldığını öne sürmüştür. Gazetenin sahibi ve yazarı Hüsniye Karakoyun’un, haber niteliği taşıyan yayın yapmaktan ziyade, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerini kin ve nefretle hedef alan yazılar yazdığını öne süren şikayetçi başvurusunda özetle şu ifadelere yer vermiştir:

Şahsıma ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerine zaman zaman iftira ve yalan haberler yapılmış olup, bu haberler ile ilgili linkler dilekçe ekinde sunulmaktadır. Bunlar incelendiğinde durum çok net olarak anlaşılacaktır. Bu gazete ve bu gazetenin sahibi ve yazarı gazeteci Hüsniye KARAKOYUN basın meslek ilkelerinin birçoğuna aykırı hareket etmektedir.

Tunceli İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Nazif Yıldırım ve şahsıma yönelik hakaret, iftira ve kişilik haklarımıza saldırıda bulunmuştur. Bir gazetenin ana sayfasının 5 haberinin bizimle ilgili olması, kendisinin bize karşı beslemiş olduğu kin, nefret ve husumetini gösterir. Yazılan yazıların içeriği dikkatlice incelendiğinde kullandığı üslup ve dilden, kişisel husumetinin olduğunu ve gazetesini bir silah olarak kullandığını göreceksiniz. Bu kin ve nefretin nedeni Hüsniye Karakoyun’un kişisel menfaat ve çıkarlarına hizmet etmeyip, kanun ve mevzuatlar çerçevesinde görev yapmamızdır.

Kendisi daha önce bir ziyaretinde ‘Benim gazetemi bakanlar, milletvekilleri okuyor, beni hafife alma’ şeklinde bir söylemde bulunmuş ve üstü kapalı beni tehdit etmiş olup, bu tehditlere boyun eğmediğimden geçmişte de bununla ilgili 10.05.2019 tarihli gazetesinde ‘İşte size müdür: Kaba, nobran ve hoyrat’ başlığıyla yazı yazmıştır. Hakkımızda attığı iftira, hakaret ve yalan dolu yüzlerce tweetlerden bir kaçının fotoğrafını dilekçe ekinde göndereceğim.

Yine yakın zamanda yani bu haberlerin art arda yapılmasının hemen akabinde ne tesadüftür ki terör örgütü mensuplarının kullanmış oldukları twitter hesaplarından şahsımıza yönelik alçakça iftira ve tehditlerine maruz kalmış bulunmaktayız.

Kendisini ve gazetesini Tunceli’de (küçük bir il olması ve herkesin birbirini tanıması nedeniyle) herkes tanır ve önemsemez. Ancak Tunceli dışında kadın girişimci, gazeteci, kadın haklarını savunan, çalışanlarının tamamının kadın olduğu, şeklinde nasıl olmuş ve nasıl inandırmış ise böyle bir intiba oluşturmuş. Halbuki Hüsniye Karakoyun, gazetesinde emekçi kadın çalışanları darp etmiş birisidir.

İnsanlara iftira atmak karalamak bu kadar kolay mı? Bir matbaa açıp sarı basın kartı alıp, insanlar hakkında istediğiniz aslı astarı olmayan her şeyi yazabilir misiniz? Bunun bir denetim mekanizması yok mu? Nasıl olur da insanların şerefiyle onuruyla bu kadar kolay oynanabilir anlamış değilim.

Bu kadarıyla kalmayıp bu gazete ve sahibi Hüsniye Karakoyun’a, Metin Göktepe ödülü gibi önemli bir ödülün verilmesini hayretle karşılamaktayım.

Yukarıda bahse konu tüm hususların incelenmesini ve Tunceli Emek gazetesinin ve sahibi gazeteci Hüsniye Karakoyun hakkında gerekli yaptırımın uygulanmasını saygılarımla arz ederim.”

UZLAŞMA ÖNERİSİ        :

Şikayet başvurusu Tunceli Emek gazetesi sahibi ve yazarı Hüsniye Karakoyun’a 25.08.2020 tarihinde PTT aracılığı ile gönderilmiş, posta ‘alındı’ belgesi gelmiştir.

Şikayet edilen Hüsniye Karakoyun, Basın Konseyi’ne 31.08.2020 tarihinde gönderdiği iki sayfalık yanıtta, şikayet başvurusundaki iddiaları reddetmiş ve uzlaşma talebi olmadığını bildirmiştir.

ŞİKAYET EDİLENİN YANITI :

Şikayet edilen hakkındaki iddiaları reddettiği yanıtında, şikayetçi hakkında ‘İşte size müdür; Kaba, nobran ve hoyrat’ balıklı yazı dışında hiçbir yazı yazmadığını, ancak Kadir Yıldırım’ın şikayet dilekçesi ve eklerinde, kendisinin ilgisinin olmadığı paylaşımlara yer verdiğini savunmuştur.

Kadir Yıldırım’ın, Tunceli Adliyesi’nde katip olarak çalışırken KOSGEB İl Müdürü, kardeşi Nazif Yıldırım’ın da Çemişgezek İlçesi Aşağıdemirbük Köyü imamı iken Tunceli İl Özel İdare Genel Sekreteri olarak atandığını belirten Hüsniye Karakoyun, yanıtında şu ifadelere de yer vermiştir:

Bir gazeteci olarak bu kentte çoğunluğu rahatsız eden bu durum (görevin gereklerine uygun olmadıkları halde ilgili kurumlara atanmış olmaları) ve özellikle Nazif ve Kadir kardeşlerin atandıkları bu kurumlarda yönetici olarak astlarına uyguladıkları mobbing (bu kurumda çalışan personelin bir kısmının şikayetleri Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığında mevcuttur) usulsüz ihale ve projelere kaynak aktarmaları, kamu kaynak israfı da haliyle haberlerimize konu oldu. Paylaşımlar, bu konular ile ilişkili olup, şahsı veya kurumları hedef alan bir üslup söz konusu değildir.

Söz konusu haberlerden sonra açılan sahte hesaplar ile gazetenin resmi twitter hesabına çirkin isnatlar yapılmaya başlandı. (Açılan hesaplardan Kadir Yıldırım’ın aldığı tweet örneklerine bakıldığında, şahsıma yönelik isnatlar olan ve 1 dakika önce paylaşılan tweetler olduğu görülecektir. Kadir Yıldırım’ın sahte hesaptan yapılan paylaşımdan 1 dakika içinde haberdar olması da manidardır) Başvuru sahibi bu isnatları dilekçe ekinde sunmuştur.

Dilekçe ekinde yer alan bir diğer paylaşımın ise şahsım ve gazetemle ilgili olmadığı apaçık ortadadır. (isuwa dersim adlı kullanıcı paylaşımı) buna rağmen başvurucu söz konusu hesabı da benimle ilişkilendirmiş, adeta terör yandaşı yaftası ile suçlama cüretine girişmiş ve başvuruya gerekçe yapmıştır.

Başvuru sahibi ve başvuru sahibinin kardeşi olan kişi ile kişisel hiçbir husumetim bulunmamaktadır. Yapılan haber içerikleri mesleğin gereği olarak yazılmış; basın meslek ilkelerine uygun, basın özgürlüğü çerçevesinde yapılan eleştirilerden ibarettir.

Nitekim, başvuru incelendiğinde somut hiçbir delile dayanmadığı, üçüncü kişilerin paylaşımlarının dahi tarafımdan yapılmış gibi lanse edildiği ve sırf konsey huzurunda olumsuz kanaat oluşturulması amaçlanarak, gazetem ve şahsımın soyut iddialarla küçük düşürülmeye çalışıldığı ortadadır.

Görevimi bugüne kadar layıkıyla yerine getirdim. Bu sebeple 2014 yılında Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından Yerel Basın Dalında ‘Yılın Kadın Gazetecisi’, 2016 yılında Tunceli’de Hozat Belediyesi’nin düzenlediği ankette ‘Yılın İşkadını’, 2020 yılında da Yerel Basın Dalında ‘Metin Göktepe Yılın Kadın Gazetecisi’ödülüne layık görüldüm.

Metin Göktepe Ödülüne değer bulunan haberim de yine yolsuzluk ve usulsüzlükten hareketle çeşitli kişiler ve Dersimspor gibi bu kentin değeri olan bir kulübün otobüsünün nasıl hileli şekilde satıldığına ilişkin uzun bir araştırma sonucu yapılmıştı.

Gazetecilik mesleğinde; yolsuzluk, usulsüzlük, talan, rant ve yağma da dahil bu tür işleri yapan insanların peşine düştüğümüzde, Kadir Yıldırım gibilerin elindeki kozları; isnat, iftira, karalama, itibarsızlaştırma çabası, sırtlarını dayadıkları siyasi gücün de etkisiyle tehdide varan yollar oluyor ne yazık ki.

Sonuç olarak, tamamen soyut iddialardan oluşan başvurunun değerlendirmesi Konseyin takdirindedir. Saygılarımla.”

DEĞERLENDİRME          :

Şikayet başvurusunda, Tunceli Emek gazetesinde ve gazetenin internet sitesinde 08.07.2020 ve 18.07.2020 tarihleri arasında Hüsniye Karakoyun imzasıyla yayımlanan ‘Uzun bir makale olacak’, ‘Kentin rahatlığına bakın’, ‘Ahlaksızlığın dili kamuya da yansıyınca’, ‘Yanınıza kâr kalacak sanrısı’ ve ‘Deyiverin hele’ başlıklı yazılar ile 10.05.2019 tarihinde yayımlanan ‘İşte size müdür: Kaba, nobran ve hoyrat’ başlıklı yazı konu edilmiştir.

Şikayet edilen yazılardan ‘İşte size müdür: Kaba, nobran ve hoyrat’ başlıklı yazının yayınlanması üzerinden 2 aylık süre geçtikten sonra başvuru yapıldığı için Basın Konseyi Çalışma Kuralları gereği ‘süre aşımı’ nedeniyle görüşülmesi olanağı bulunmamaktadır. Diğer yazılarla ilgili başvuru süresinde yapılmış ve değerlendirmeye alınmıştır.

Gazetede 08.07.2020 tarihinde yayımlanan ‘Uzun bir makale olacak’ başlıklı yazıda, geçen mart ayında ‘Hüsniye Karakoyun imzalı haberleri özlediniz değil mi?’ anonsu yapılınca, sahte sosyal medya hesaplarından gazeteye yönelik saldırılar başladığı savunulmuştur. Yazar, yaptığı haberlerden, gazetenin yayın politikasından ve kamu görevlileriyle gazeteci- haber kaynağı ilişkisinde yaşadığı sıkıntılardan söz ettiği yazısında, şikayetçiyle ilgili olarak “Zaten KOSGEB Müdürü mü kentin zulmü mü kestiremediğimiz Kadir Yıldırım, devamında ağabeyi Nazif Yıldırım ile ilgili haberlerin ön spotları yayına girmeye başladığı andan itibaren başladı sahte hesapların arka arkaya açılması ve gazetemizi takibi” ifadesi yer vermiştir.

Şikayet edilenin 09.07.2020 tarihinde yayınladığı ‘Kentin rahatlığına bakın’ başlıklı yazıda ‘Otobüs nerede beyler? Dersimspor otobüsü uçtu’ başlıklı haberiyle ‘Yılın Gazetecisi Ödülü’ aldığını belirtmiştir. Şikayetçinin adının geçmediği yazıda, kardeşi olan İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Nazif Yıldırım ise kentte ve köylerdeki sağlıksız içme suları sorunun çözümlenmemesi nedeniyle eleştirilmiştir.

13.07.2020 tarihinde yayımlanan ‘Ahlaksızlığın dili kamuya da yansıyınca’ başlıklı yazıda kentteki kamu hizmetlerinin yetersizliği ele alınmış, Sağlık Müdürlüğü’nce birçok köydeki içme sularına ‘uygunsuz’ raporu verildiği belirtilmiştir. Hüsniye Karakoyun, bu konuyla ilgili haberi hazırlarken, şikayetçinin kardeşi olan İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Nazif Yıldırım’la aralarında geçen diyalogu ve tartışmayı aktarmış ve Nazif Yıldırım’ı eleştirmiştir. Bu olayın ardından sosyal medyada ‘sahte’ olduğunu söylediği ‘Tunceli Kuşu’ ve ‘Yeter Artık’ adlı hesaptan hedef alındığını belirten Karakoyun, yazısında “Tıpkı Nazif gibi kardeşi Kadir gibi KOSGEB’e vurgu bu sayfadan yapıldığına göre, sahte hesabı bunlar mı açtı diye sormuyorum. Haşa. Yargı isim vereni cezalandırıyor” görüşünü savunmuştur.

14.07.2020 tarihinde yayımlanan ‘Yanınıza kar kalacak sanrısı’ başlıklı yazıda, şikayet edilen Hüsniye Yıldırım, kendisine yönelik sahte sosyal medya hesaplarından “KOSGEB’den 2 bin 300 liralık makine aldı, 100 bin liralık gösterdi” iddiasının ortaya atıldığını belirterek, gerçek olmadığını savunduğu bu iddiadan şikayetçi KOSGEB İl Müdürü Kadir Yıldırım’ı sorumlu tutup eleştirmiştir. Yazar, “Ticari itibarımı zedelemekten hakkınızda şikayetçi olacağım. 2 bin 300 liralık matbaa makinesi var mı? Misal ben fotoğraf makinesini bile personele 14 bin liradan aldım… Benim projem Van’da yaptığım sunumla geçti. Yıldırım ailesinin hızla yükselen fertleri. Sizin çevrenizde hiç olmayan projeyi oldurup para aktardığınız oldu mu?” ifadesine yer vermiştir.

Şikayet edilen 18.07.29020 tarihinde yayımladığı ‘Deyiverin hele’ başlıklı yazıda ise aslen Tuncelili olan AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Altaş’ın desteği ile şikayetçi Kadir Yıldırım’ın adliye katipliğinden KOSGEB İl Müdürü, kardeşi Nazif Yıldırım’ın da köy imamlığından İl Özel İdaresi Genel Sekreteri koltuğuna oturduklarını, iki kardeşin partizanca uygulamalarla bazılarının isimlerini de vererek bir çok kişiyi mağdur ettikleri iddialarına ve mağdurların şikayetleri üzerine haklarında soruşturma açıldığına yer vermiştir.

Şikayet konusu yazılarda, şikayetçiye yönelik ‘KOSGEB Müdürü mü kentin zulmü mü kestiremediğimiz Kadir Yıldırım’, ‘Tıpkı Nazif gibi kardeşi Kadir gibi’, ‘Tunceli bu tiplerle Adalet ve Kalkınma Partisi sayesinde tanıştı’, ‘Kadir Yıldırım ve Nazif Yıldırım kardeşlerin yarattığı mağdurlar’, ‘Kadir Yıldırım’ın eşinin yakınlarına hiç kaynak aktarıldı mı?’, ‘Yıldırım ailesinin hızla yükselen fertleri. Sizin çevrenizde hiç olmayan projeyi oldurup para aktardığınız oldu mu?’ ifadeleri yer almıştır.

Şikayet edilen, şikayetçi Kadir Yıldırım ve kardeşi Nazif Yıldırım’ın bugünkü görevlerine siyasal kayırmacılıkla geldikleri ileri sürmüş, görevlerinden dolayı sert ve sarsıcı eleştiriler yöneltilmiştir. Yazılarda kamu hizmetleriyle ilgili bazı iddialar gündeme getirilmiş ve bunların iddia olduğu açıkça vurgulanmıştır.

Gerek şikayetçinin başvurusundaki ifadelerden ve gerekse şikayet konusu yazılardan, taraflar arasında bir anlamda ‘çatışma’ olduğu görülmüştür. Bu da yerel basında sık sık benzerine rastlanan, haber kaynağı (kamu görevlisi) ile haberci (gazeteci) diyalogunun sağlıklı yürütülememesinden kaynaklanmıştır. Gazeteci elbette olup bitenlerle ilgili halkı doğru bilgilendirmekle ve kamu hizmetleriyle ilgili iddialar varsa gündeme getirmekle görevlidir. İlgili kamu görevlileri de iddialar karşısında gerçekleri açıklayacak, görevleriyle ilgili halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına saygı gösterecektir. Kamu görevinde bulunanlar görevleriyle ilgili eleştirilere tolerans göstermek, hatta bu eleştirilerden faydalanıp ve hataları varsa düzeltmek için fırsat olarak değerlendirmelidir.

Şikayetçi Kadir Yıldırım’ın başvurusunda, şikayet ettiği gazeteci Hüsniye Karakoyun’un ‘gazetesini kamu kurum ve kuruluşlarının üzerinde tehdit aracı olarak kullandığı’; kendisi hakkında art arda yayınladığı haberlerle ‘terör örgütlerinin sosyal medya hesabından tehdit edilmesini sağladığı’ şikayetlerinin ise somut dayanaktan yoksun iddialar olduğu anlaşılmaktadır.

Tüm bunlar göstermektedir ki; kamu görevlisi olan şikayetçi ile şikayet ettiği basın mensubu arasında sağlıklı bir diyalog kurulamamış ve/veya kurulmak istenmemiş, bu nedenle de karşılıklı sıkıntılar yaşamıştır. Şikayetçinin, şikayet ettiği gazetecinin, kendisine yaptığı gibi diğer kamu görevlilerine de kin ve nefret duyduğunu; haberleri ve sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle kendisini terör örgütlerinin hedefi yaptığını öne sürmesi de yine kanıtı olmayan ve sübjektif değerlendirmelerdir.

SONUÇ :

Basın Konseyi Yüksek Kurulu, koronavirüs salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında 09.09.2020 tarihinde video konferansla yaptığı toplantıda, şikayet başvurusuyla ilgili dosyayı ele almış, Genel Sekreterlik tarafından hazırlanan raporu detaylarıyla görüşmüştür.

Toplantıda söz alan üyeler, gerek şikayet başvurusundan ve gerekse şikayet edilenin gönderdiği yanıttan, taraflar arasında bir ‘çatışma’ olduğunun anlaşıldığı görüşünde birleşmiştir. Bazı üyeler şikayet konusu olan yazılardan ‘süre aşımı’ nedeniyle ele alınamayan yazı dışındaki diğer yazılarda sorun olmadığını; eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarının aşılmadığını; ortaya atılan iddiaların da ‘iddia’ olarak vurgulandığını savunmuştur.

Yüksek Kurul, Genel Sekreterlik raporundaki, ‘İşte size müdür: Kaba, nobran ve hoyrat’ başlıklı yazının ‘süre aşımı’ nedeniyle görüşülemeyeceği; sosyal medyadan karşılıklı suçlamaların ‘sahte’ hesaplardan yapılmış olabileceği için değerlendirme dışı tutulması gerektiği önerilerine katılmıştır. Müzakere sırasında Yüksek Kurul, şikayet edilen 5 yazıda da OY BİRLİĞİ ile etik ihlali olmadığını saptamıştır.

Yüksek Kurul’da yapılan oylamada;

a) Başvurunun kabulüne,

b) Şikayet edilen Tunceli Emek gazetesinde yayımlanan ‘Uzun bir makale olacak’, ‘Kentin rahatlığına bakın’, ‘Ahlaksızlığın dili kamuya da yansıyınca’, ‘Yanınıza kâr kalacak sanrısı’ ve ‘Deyiverin hele’ başlıkları yazlarda OY BİRLİĞİ ile Basın Meslek İlkeleri’nin ihlal edilmediği; gazetenin imtiyaz sahibi ve yazarı Hüsniye Karakoyun hakkındaki başvuruda yine OY BİRLİĞİ ile ŞİKAYETİN YERSİZLİĞİ kararı vermiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın