BKYK KARARI 2019-31

DOSYA NO                :   2019- 31

KARAR TARİHİ       :   13.12.2019

ŞİKAYETÇİ                :  Basın Konseyi Yüksek Kurulu kararı sonucu re’sen inceleme.
ŞİKAYET EDİLENLER  : 

                              1) Rahmi TURAN (Sözcü Gazetesi Başyazarı)
(Halkalı Merkez Mahallesi Abay Caddesi Atlas Sokak. Atlas İş Merkezi A Blok No: 6-
8/4 HALKALI/İSTANBUL)

                             2) Talat ATİLLA (turktime İmtiyaz Sahibi ve Medya Grup
Başkanı) (Kızılırmak Caddesi No 13/8 KIZILAY/ANKARA)

ŞİKAYET KONUSU    : 

Sözcü Gazetesi başyazarı Rahmi Turan’ın ‘Tokmak 2’ adlı köşesinde 20.11.2019 tarihinde yayımlanan ‘Müthiş bir haber’ başlıklı yazıda konu edilen iddiaların gerçek olmadığı, uydurma nitelikte olduğu ortaya çıkmıştır. Rahmi Turan tarafından dile getirilen iddiaların kamuoyunda, duyulması ve böyle bir haberin yayımlanmasının, siyaseti dizayn etmeye yönelik bir ‘kumpas’ olduğu görüşü dillendirilmiştir. Yazıyı kaleme alan Rahmi Turan, bu bilgileri yine bir gazeteci olan Talat Atilla’dan aldığını açıklayıp, yazdıklarının yalan olduğunun anlaşılması üzerine özür dilemiştir. Rahmi Turan’a bilgileri kendisinin verdiğini önce reddeden sonra kabul eden Talat Atilla da haber kaynağının bir siyasi partinin genel merkez yöneticisi olduğunu iddia etmiş; bu ismi ‘derisini yüzseler de’ açıklamayacağını söylemiştir.
Kamuoyunu uzun süre meşgul etmenin yanı sıra siyasi ortamı ve medyayı sarsan; her iki kurumun da kamuoyu nezdinde güvenilirliğini zedeleyen olay nedeniyle Basın Konseyi Yüksek Kurulu 04 Aralık 2019 tarihli toplantısında konunun re’sen gündeme alınmasına ve belirlenecek günde olağanüstü toplantıda görüşümesine karar vermiştir.
Basın Konseyi Sözleşmesi m. 11/D hükmüne göre “BKYK üyelerinden birinin veya Genel Sekreterin Basın Meslek İlkeleri’nin ihlali niteliğinde görerek, ele alınmasını istediği konuları karara bağlamak” ve anılan Sözleşmenin m. 11/E hükmüne göre “Basın Meslek İlkeleri yönünden incelenmesi yahut Basın Konseyi’nin el koyması, basın (medya) yoluyla istenen ve Konseyin işleviyle uyumlu olan olayları ayrı bir başvuru beklemeden ele almak” Yüksek Kurul’un görevi dahilindedir.
Basın Konseyi Yüksek Kurulu’nun, 13 Aralık 2019 tarihinde olağanüstü toplantısı gündeminde ele alınan olay baştan itibaren şöyle gelişmiştir:
RAHMİ TURAN YÖNÜNDEN
Gazeteci Rahmi Turan, başyazarı olduğu Sözcü gazetesindeki köşesinde 20 Kasım 2019  tarihinde tarihinde yazdığı ‘Müthiş bir haber’ başlıklı yazıda, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yakın bir haber kaynağının “Sana bomba gibi bir haber vereceğim. Yüzde yüz doğru ve tekzip edilmesi mümkün değil” dediğini belirterek özetle şunları söylediğini yazmıştır:
”9 Kasım akşamı çok önemli bir siyasetçi sizin Saray, bizim Külliye dediğimiz yerde
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın huzuruna çıktı.  
CHP’li olduğu belirtilen o önemli kişi Külliyeye kendi aracıyla değil, değişik plakalı başka bir araçla girdi.
…….
CHP’li önemli kişinin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile memleket meselesini konuştuğu, Erdoğan’ın ona: ‘Türkiye’nin güvenliği için senin CHP Genel Başkanı olmak gerekir’ dediği belirtildi. CHP’li siyasetçinin önce ses çıkarmadığı sonra itiraz eder gibi bir ifadeyle ‘Engellerim var’ dediği ifade edildi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise: ’Düşün karar ver. Memleketin iyiliği için bu gerekli. Ben de yardımcı olurum’ şeklinde yanıt verdiği belirtiliyor.”
Rahmi Turan yazısına şöyle devam etmiştir:
“Şimdi ‘Kim bu önemli CHP’li?’ diye soracaksınız değil mi?
Külliye’ye, yani Saray’a yakın haber kaynağım bana önemli bir CHP’linin adını söyledi. Ben de bunu sormak için o kişiyi aradım fakat tüm çabalarıma rağmen ulaşamadım.
Onayını almadığım için de hiçbir isim açıklamıyorum.”  
Söz konusu yazıda ayrıca, siyasette ilginç gelişmeler olduğu; CHP’de suların
bulandırılmak istendiği, muhalefetin olası bir erken seçim öncesi yıpranmamak için önlem alması gerektiğine ilişkin görüşlere de yer verilmiştir.
Rahmi Turan’ın bu yazısı hem siyaset hem medyada geniş yankı uyandırmış, ‘Saraya yakın kaynak’ ile ‘Saraya giden CHP’linin kim olduğu’ tartışması başlamıştır. Bir gün sonra (21 Kasım) Rahmi Turan, bu kez ‘Müthiş haber-2’ başlıklı bir yazı daha kaleme almış ve şu ifadelere yer vermiştir:
“Dünkü ‘Müthiş haber’ başlıklı yazım büyük gürültü kopardı. Soran sorana: ‘9 Kasım akşamı Külliyede (Saray’da) AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen CHP’li kim?’, ‘Haber doğru mu?’ diye soranlar da var. Saray’a yakın haber kaynağıma bir kez daha sordum: ‘Yanılmış olmayasın?’ Kesin bir ifade ile:
‘Yüzde yüz doğru!’ diye teminat verdi.

Peki kim o kişi? Haber kaynağım kopan gürültü üzerine dün ‘Ortalığın bu kadar
hararetleneceğini düşünmemiştim. Şimdi belki de işimden gücümden olacağım’ diye
endişeye kapıldı. Ben de ona söylediği ismi unutacağıma dair söz verdim.
Saray’ı kim ziyaret ettiyse medeni cesaret gösterip kendisi açıklamalı.
Ya da AKP Genel Başkanı Erdoğan’a sorulmalı.”

Aynı gün (21 Kasım), CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bir televizyon kanalında canlı yayında, partisinde karışıklık çıkarmak için iktidarın devlet kurumlarını devreye soktuğunu daha önce açıkladığını hatırlatarak, Rahmi Turan’ın yazısında ortaya atılan iddiayla ilgili ‘Ben şaşırmadım, doğrudur’ demiş, isimle ilgili soruya ‘açıklamak istemiyorum’ yanıtını vermiştir. Bu ifadeler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Saray’a  giden CHP’liyi bildiği yorumlarına neden olmuştur.

Rahmi Turan’ın yazısında, görüşen taraflardan biri olarak adı geçen Cumhurbaşkanı
Erdoğan, 22 Kasım günü İzmir’de bir toplantıda, böyle bir görüşmenin olmadığını kesin dille açıklamış, “Hodri meydan! Eğer böyle bir görüşme yapıldığı ispatlanırsa ben Cumhurbaşkanlığını bırakacağım.  Ey Kılıçdaroğlu, sen de CHP Genel Başkanlığı koltuğunu bırakacak mısın?” diyerek iddiayı reddetmiştir.

Olay bu safhaya gelince Rahmi Turan aynı gün (22 Kasım) gece yarısından sonra Sözcü Gazetesinin internet sitesine açıklama yapmış, tedavi için Londra’da olduğunu, Türkiye’deki havayı öğrenince Saray’a giden ismi açıklamasının şart olduğunu belirterek, “Haber kaynağım bana o CHP’linin Muharrem İnce olduğunu bildirdi” demiştir.

Adının ortaya atılmasıyla 23 Kasım günü yaptığı ilk açıklamada “İspatlasınlar kendimi Taksim Meydanı’nda yakarım” diyen Muharrem İnce, bir gün sonra (24 Kasım) Yalova’daki evinin bahçesinde düzenlediği basın toplantısında, kendisine ve CHP’ye parti içindeki bir çetenin kumpas kurduğunu öne sürmüş, onlarla hesaplaşacağını söylemiştir. (Nitekim Muharrem İnce iki gazeteci hakkında hem suç duyurusunda bulunmuş, Rahmi Turan’a 5 kuruşluk, Talat Atilla’ya da 3 kuruşluk tazminat davası açmıştır.)

Rahmi Turan, 24 Kasım günü ‘Siyaseti sarsan olay’ başlıklı yazısında ise taraflarca
yalanlanan ‘Müthiş bir haber’ yazısını nasıl yazdığını anlattıktan sonra, haber kaynağının gazeteci Talat Atilla olduğunu açıklamıştır. Baskılara rağmen haber kaynağını meslek anlayışı gereği açıklamadığını, ancak Talat Atilla’nın bir internet sitesine yaptığı açıklamada “Haber kaynağı ben değilim, bunu söyleyenleri mahkemeye vereceğim” dediğini belirten Rahmi Turan, “Ne yazık ki bu kuralı Talat Atilla kardeşim bozdu. Evet ‘Muharrem İnce, Saray’da Erdoğan’la görüştü’ şeklindeki haberimin kaynağı Talat Atilla’dır” demiştir.

Bunca yıllık gazetecilik geçmişine rağmen ‘Yalan yazan başyazar’ konumuna
düşürülen Rahmi Turan, 26 Kasım’da ‘Özür diliyorum’ başlıklı yazısında hem
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hem Muharrem İnce’den, hem de okurlardan özür dilemiştir.

TALAT ATİLLA YÖNÜNDEN

Sözcü Gazetesi Başyazarı Rahmi Turan’a, ‘yalan’ ve ‘kurmaca’ olduğu ortaya çıkan
‘Erdoğan- İnce görüşmesi’ haberinin bilgisini tarihi, yeri, saatiyle veren kaynak olduğu ortaya çıkan Talat Atilla, bir gazetecidir. Ankara merkezli TURKTIME Haber Portalının künyesinde Talat Atilla’nın adı ‘Sahibi ve Medya Grup Başkanı’ olarak geçmektedir.

Sahibi olduğu sitede yazdıklarıyla ve katıldığı televizyon tartışma programlarındaki
sözleriyle, kulis haberciliğine yatkın özelliğe sahip bir gazeteci olduğu izlenimi veren Talat Atilla, ‘yalan’ çıkan bu görüşme bilgisini önce Sözcü yazarı Uğur Dündar’a iletmiş, o ‘güvenilir bulmayıp’ yazmayınca da yine aynı gazetenin başyazarı Rahmi Turan’a ulaştırmış ve onun köşesinde yazdırmayı başarmıştır.

Talat Atilla, aktif gazetecidir ve elde ettiği haberi kendi yayımlama olanağına sahipken, bunu yapmayıp 10 gün boyunca yayımlayacak gazeteci aramıştır. Bunu yaparken neden iktidarı destekleyen bir gazeteciyi değil de iktidara muhalif bilinen gazetecileri ve gazeteyi seçtiği sorusunun yanıtı bilinmemektedir. Verdiği bilginin gerçek olmadığı ortaya çıkınca önce “Haber kaynağı ben değilim, bunu söyleyenleri mahkemeye vereceğim” diyen Talat Atilla, haberi yazan Rahmi Turan kaynağın
kendisi olduğunu yazınca da “Benim kaynağım CHP Genel Merkezi’nde önemli bir kişidir. Derimi yüzseler o ismi açıklamam” demekle yetinmiştir.

Basın Konseyi Genel Sekreterliği’nce haklarında Basın Meslek İlkeleri’ni ihlalden inceleme başlatıldığına dair yazı, Rahmi Turan ve Talat Atilla’ya 05.12.2019 tarihinde posta ile ulaştırılmış, ‘alındı’ belgeleri gelmiştir.
Taraflar gönderilen yazılara süresinde yanıt vermemiştir.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ  :

Gazeteci Rahmi Turan, yarım asrı aşan meslek yaşamında çıkardığı gazeteler yüksek tirajlara ulaşmış, deneyimli bir gazetecidir. Yüksek tiraja sahip Sözcü’nün başyazarıdır, kamuoyunda etkili bir isimdir.

Sözcü’de 20 Kasım 2019 günü yazdığı ‘Müthiş bir haber’ başlıklı yazısı hem medyada hem siyasette geniş yankı uyandırmıştır. Bir gün sonra ‘Müthiş haber-2’ başlıklı bir yazı daha kaleme alarak tarafları açıklama yapmaya çağırmış; haberin ‘yüzde yüz doğru’ olduğunu tekrarlamış, haber kaynağını gizlemek için de bu kişinin ‘Saray’a yakın’ ve ‘işinden olma endişesi taşıdığı’ ifadelerine yer vermiştir.

Rahmi Turan’ın köşesinde yayımladığı bu ‘müthiş haber’in ne yazık ki ‘yalan’ ve failleri tam olarak henüz belli olmayan asparagas bir haber olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durumdan sadece Sözcü başyazarı Rahmi Turan ve ona yalan haberi veren ve yine bir gazeteci olan Talat Atilla değil, medyanın inandırıcılığı ve hedef alınan siyasetçiler de yara almıştır.

Olayda esas sorumlu olan gazeteci Talat Atilla, kendisinin yayımlama olanağı varken bunu yapmamış; günlerce kapı kapı dolaşarak yüksek tirajlı Sözcü gazetesinin başyazarına yalan haberi yayınlatmış; meslektaşının güvenini suiistimal etmiştir. Meslektaşına güvendiği için onun kendisine ilettiği haberin yalan çıkacağına hiçbir ihtimal vermeden yayımlayan Rahmi Turan’ın köşesindeki yazıda adı geçen siyasetçilere iftira atılmış; bu ‘kumpası’ kuranlar ise gizlenmiştir.

Deneyimli bir gazeteci olmasına karşın Rahmi Turan, doğru olup olmadığını sorgulamadan kendisine söyleneni gerçekmiş gibi köşesine taşımıştır. İddianın doğruluğunu teyit edebilecek hiçbir bulguya ulaşamamasına rağmen, iddiaları kesin bir olguymuş gibi yayımlamıştır. Kaynağı olan gazeteciye ‘Neden haberi kendin yazmıyorsun da bana veriyorsun?’ diye sormamıştır. Oysa, gazetecilikte şüphe temel ilkedir. Kendisi tanınmış bir yazardır, adı geçen taraflara kolayca ulaşıp iddiayı doğrulatması mümkünken bunu yapmamıştır. Saray’a gittiği söyleyen CHP’liyi aradığını ve ulaşamadığını söylemesi, bu kadar önemli bir haberi doğrulatmadan yazmasına mazeret olamaz. Kaldı ki, olayın taraflarından Muharrem İnce, yazının yayımlanmasından önce kendisini kimsenin aramadığını açıklamıştır.

Açıklanan bu nedenlerle Rahmi Turan’ın ‘Müthiş bir haber’ ve ‘Müthiş haber-2’ başlıklı yazılarıyla Basın Meslek İlkelerinin birden fazla maddesini ihlal ettiği Yüksek Kurul tarafından tespit edilmiştir.

Yalan haberin kaynağı olan TURKTIME Sahibi ve Medya Grup Başkanı gazeteci Talat Atilla’nın gerçeğe aykırı bu ‘haberi’  bir meslektaşının yazmasını sağlamak suretiyle, kamuoyunu yanlış yönlendirdiği anlaşılmıştır.  Böylece, haber alma hakkı olan kamuoyunun gerçeklere öğrenmesine değil; yanıltılmasına hizmet etmiştir. Diğer bir deyişle, gerçek dışı bu haber nedeniyle halkın gerçekleri öğrenme hakkı ihlal edilmiş, kamuoyu yanıltılmış, kamuoyunda farklı algılar oluşturulmuştur.
Bu bakımdan, Basın Meslek İlkeleri’nden, “Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez. Gazeteci halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını gözetir” şeklindeki 3’üncü maddenin Talat Atilla yönünden ihlal edildiğine OYBİRLİĞİ ile karar verilmiş; bu ihlalden ötürü KINANMASINA yine oybirliği ile karar verilmiştir.

Haber olarak bildirilen hususun gerçek dışı olması ve kişileri töhmet altında
bırakıp onları küçük düşürücü nitelikte olması nedeniyle; “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü ve “Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz” şeklindeki 6’ıncı maddelerin de Talat Atilla yönünden ihlal edildiğine OYBİRLİĞİ ile karar verilmiş ve bu ihlallerden ötürü KINANMASINA yine oybirliği ile karar verilmiştir.

Talat Atilla’nın bir meslektaşını kasıtlı olarak yanıltması ve kamuoyunu yanlış yönlendirecek gerçek dışı bilginin haberleştirilmesini sağlaması nedeniyle, “Gazeteci görevini taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır” şeklindeki 12’inci maddeyi de ihlal ettiğine OYBİRLİĞİ ile karar verilmiş ve bu ihlalden ötürü de Talat Atilla’nın KINANMASINA yine oybirliği ile karar verilmiştir.

Öte yandan, Genel Sekreterlik önerisinde olmamasına karşın, Yüksek Kurul üyelerinden bir kısmı, Talat Atilla’nın Basın Meslek İlkeleri’nin “Gazeteci, kaynaklarının  gizliliğini korur. Kaynağın kamuoyunu kişisel, siyasal ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun dışındadır” şeklindeki 11’inci maddesini de ihlal ettiğini öne sürmüş; bu hususta yapılan oylamada anılan maddenin ihlal edildiğine OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir. Gazeteci, her zaman gerçeğin peşinde olmak zorundadır ve gerçek olmayan, yanıltıcı haber yapılmasına neden olan kaynak gazeteci tarafından açıklanmalıdır. Bu nedenle Talat Atilla’nın 11’inci Madde yönünden de KINANMASINA yine oyçokluğu ile karar verilmiştir. (Çoğunluk görüşüne göre, anılan hükmün anlamı şudur: kaynağın gizli tutulması kuralının istisnası, bu kişinin çeşitli saiklerle kamuoyunu yanıltmayı amaçladığı hallerdir. Bu durumlarda, kaynağın açıklanması artık mümkündür ve böyle bir ifşayı etik ihlal olarak görmek mümkün değildir. Ne var ki, bu durumda kaynağın açıklanmasının mümkün olması başka; bunun zorunlu olması başkadır. Basın Meslek İlkeleri’nin 11’inci maddesinin düzenlediği ve koruduğu husus, kaynağın gizliliğidir. Gazeteciyi kasten yanıltan kişinin kimliğinin açıklanmasının etik açıdan doğru veya gerekli olup olmadığı tartışmasını yapmak mümkün olsa da, Yüksek Kurul’un çoğunluk görüşüne göre, 11’inci maddenin düzenlemek istediği husus bu değildir.)

Bu durumda Talat Atilla’nın, Basın Meslek İlkeleri’nin 3, 4, 6 ve 12’nci maddelerini ihlalden OYBİRLİĞİ ile KINANMASINA; yine 11’inci maddesini ihlalden de oyçokluğu ile KINANMASINA karar verilmiştir.

Gerçek dışı haberi gazetedeki köşesinde yayınlayan Sözcü yazarı Rahmi Turan hakkındaki görüşme ve değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir:

Basın Konseyi Yüksek Kurulu, yukarıda açıklanan gerekçelerle, Rahmi Turan’ın da Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü ve “Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz” şeklindeki 6’ncı maddelerini ihlal ettiği OYBİRLİĞİ ile kararlaştırılmış ve OYÇOKLUĞU ile KINANMASINA karar vermiştir. Bir üye,’UYARI’ yaptırımının yeterli olduğu yönünde kanaat belirtmiştir.

Yüksek Kurul yine Rahmi Turan’ın “Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez. Gazeteci halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını gözetir” şeklindeki 3’üncü maddesini de ihlal ettiğine OYÇOKLUĞU  ile karar verilmiş; bu ihlalden ötürü OYÇOKLUĞU ile yine KINANMASINA karar verilmiştir. Rahmi Turan açısından bu tespite yol açan başlıca husus; verdiği yanlış haberin doğruluğunu teyit etmek üzere muhatapları arayıp aramadığına dair birbiriyle çelişkili olan ve muhataplardan birisi (Muharrem İnce) tarafından da yalanlanan açıklamalarıdır.

Rahmi Turan’ın “Gazeteci görevini taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır” şeklindeki 12’inci maddesini ihlal ettiğine dair Genel Sekreterlik raporunda yer alan öneri ise, OYÇOKLUĞU ile kabul görmemiş ve Rahmi Turan’ın bu maddeyi ihlal etmediği tespit edilmiştir.
Kurul çoğunluğuna göre, Rahmi Turan’ın Basın Meslek İlkeleri’ne aykırı davranışlarının karşılığı zaten yukarıdaki 3, 4 ve 6’ncı maddeler olup  bunların dışında ve bunlara ilaveten hatalı bir yöntem ve tutumu gözlemlenmemiştir.

Son olarak, Rahmi Turan’ın, kendisine yanlış bilgi veren kaynağı açıklamasının etik
ihlal sayılmayacağı; kendisine iletilen iddia yanlış çıktığı için, artık kaynağını saklamak zorunda olmadığı; kaynağını açıklaması mümkün iken, bunu yapmamakta (bir süre) direnmesinin ise, kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir. Bu bakımdan Basın Meslek İlkeleri’nin “Gazeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. Kaynağın kamuoyunu kişisel, siyasal ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun dışındadır” şeklindeki 11’inci maddesinin Rahmi Turan tarafından İHLAL EDİLMEDİĞİNE OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın