REFERANS: 2018- 27
ŞİKAYETÇİ: Op. Dr. Lütfi ÇAMLI, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri
ŞİKAYET EDİLEN: Nil KUYUMCU (Yeni Asır gazetesi yazarı)
ŞİKAYET KONUSU:
Giresun’da sağlık merkezine gidip, hasta olan eşi için ilaç yazdırmak isteyen 82 yaşındaki Yusuf Topal’ın, hastayı görmeden ilaç yazamayan hekimle tartışması ve çağrılan polisin biber gazlı müdahalesi sonucu ölümüyle ilgili Nil Kuyumcu’nun kaleme aldığı köşe yazısı.
Nil Kuyumcu, gazetedeki köşesinde ‘Kuralın Batsın Doktor Hanım’ başlıklı şikayet konusu yazıyı duygusal bir yaklaşım ve ağır ifadelerle kaleme almıştır. Yazar, ‘Bastondan korkan doktor hanımefendi!’ diye hitap ettiği ve adını vermeden kadın hekim için, ‘Eşini görmeden ilaç yazamam diyen kuralın batsın ya! …Millet, sınır ötesi doktorluk yapıp, ne canlar kurtarıyor… Aman, senin nazik bedenin sınıra falan gitmeseydi de, o 155’i aramayı beceren parmakların başka tuşları çevirseydi, çözüm bulacak bir hastane yetkilisini arasaydın…’ ifadelerine yer vermiştir.
Hekimin açılan soruşturmada verdiği ifadede, ‘hasta yakının, isteği yerine gelmeyince bastonla müdahale etmesi üzerine korktuğunu ve butona bastığını’ söylemesini alaycı bir üslupla eleştirildiği yazıda, “Hayırdır, bastonu şeytan mı dolduruyor? Kendi kendine ateş mi alıyor baston? Pompalı tüfeğe mi dönüşüyor? Neden korktun bu kadar doktor hanım! Senin yüzünden 82 yaşında biri öldü” denilmiş ve hekim bu ölümden sorumlu tutulmuştur.
Hekimin empati yapmamakla eleştiren yazar, “Empati yapsaydın, empati…
Öğrettiler mi sana bunu Tıp Fakültesi’nde…O ders verilirken sen, bahçede doktorculuk mu oynuyordun, neydi?” demiştir.
Gelen polislerin, yaşlı olan hasta yakınını kolonya verip sakinleştirmesi gerekirken sert davranmalarını da eleştiren yazar, “Gelelim polislere… O amcanın kollarına vuran… Ters kelepçe takan…Gözüne biber gazı sıkan…Onu, ‘Gözlerim yandı’ diye kıvrandıran… Zorla arabaya bindiren… Ve ölüme süren polislere… Size, bir cümle söyleyeceğim…Yeterli olur sanırım…Yazıklar olsun!” ifadelerine yer vermiştir.
Nil Kuyumcu’nun bu yazısı için şikayette bulunan İzmir tabip Odası Genel Sekreteri Op. Dr. Lütfi Çamlı başvuru dilekçesinde yazıya konu olan olayı özetlemiştir. Söz konusu hekimin Aile Hekimi olarak görev yaptığı, hasta yakınını yanında hasta olmadan ve onu muayene etmeden reçete yazamayacağını söyleyerek bilgilendirdiği, ısrarlı talebin mevzuat açısından uygun olmadığını açıkladığı ve hasta yakınını Evde Bakım Hizmetleri’ne yönlendirdiği savunulan şikayet başvurusunda, şu ifadeler yer almıştır:
“Reçetenin yazılması konusunda ısrar eden hasta yakını davranışlarıyla sağlık hizmetlerinin kesintiye uğramasına sebep olmuş, bu nedenle hekim tarafından Beyaz Kod verilmiştir. Beyaz Kod verilmesi üzerine olaya güvenlik görevlileri müdahale etmiş, hekim sağlık hizmetlerini vermeye devam etmiştir. Bundan sonraki süreçler sağlık kuruluşunun dışında gerçekleşmiştir.”
Şikayet edilenin, olayın gerçek boyutunu öğrenmeden kutsal bir meslek kabul edilen hekimlerin kişilik haklarını ihlal ettiğini ve tüm hekimleri de rencide ettiğini ileri süren başvuruda, yazının da ‘tamamen duygusal, okuyucuyu yanlış bilgilendiren, sübjektif bir bakış açısıyla, kişi ve hekimlik mesleğini küçük düşürmeye yönelik olduğu savunulmuştur. Söz konusu yazıda Yusuf Topal adlı hasta yakının hekim yüzünden öldüğünün ileri sürüldüğü kaydedilen başvuruda, ‘hekimin hasta yakınıyla ilgilenmediği, hasta yakınını bilgilendirmediği ve yönlendirmediği, sorunu çözmek için çaba sarf etmediği, hasta yakınının bastonundan korktuğu için beyaz kod verdiği, tepeden bakan bir tavırla konuştuğu, empati yapmadığı, tıp eğitimi sırasında bahçede doktorculuk oynadığı’ ifadelerini kullandığını belirtmiştir.
Başvuruda, hasta yakınının ölümü ile hekimin davranışının ilişkilendirmeye çalışılması ve hekimin zan altında bırakılmasının etik davranış olmadığı savunularak, “Hekim, yürürlükteki mevzuatın kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmiştir. Yasal hakkını kullanmıştır. Hasta yakınının ölümü sağlık kuruluşu dışında, üçüncü kişilerin müdahalesi sonucu gerçekleşmiştir. Hekimin hiçbir şekilde kusur ve ihmalinin olmadığı bir olayda hekimin ve hekimlik mesleğinin sorgulanıyor olması gerçeğe aykırıdır. Hekim hukuk kurallarına uygun hareket etmiştir. Hasta yakınının ölümü ile hekimin ilişkilendirilmesi kabul edilemez” denilmiştir.
Kamuoyunu meşgul eden olay ve kişiler hakkında değerlendirme yapmak ve olayları eleştirel gözle izlemenin basının varlık sebebi olduğu vurgulanan şikayet başvurusunda, “Basın mensuplarının gerçeklerle ve somut bilgilerle hareket etmesi, varsayımlara ve duyuma dayalı bilgilerden uzak durması gerekmektedir. Hekimin hedef gösterilerek itibarsızlaştırılması, suçlu olarak gösterilmesi meslek onurunu zedelemiş, hekime şiddet olgusunun kaygı verici boyutlara ulaştığı bir dönemde can güvenliği açısından kışkırtıcı bir nitelik kazanmıştır. Bu da bir soruna işaret etmekten öte ciddi sorunlara yol açacaktır” ifadelerine yer verilmiştir,
Başvuruda şikayet edilen yazıda Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 9, 10 ve 11’inci maddelerinin ihlal edildiği de savunulmuştur.
UZLAŞMA VE DİĞER KONULAR
Şikayet başvurusu, Yeni Asır gazetesi yazarı Nilr Kuyumcu’ya hem e-mail hem postayla ulaştırıldı. Bildirimin yapıldığına ilişkin ‘alındı’ belgesi geldi. Ancak muhatap süresinde herhangi bir yanıt vermedi.
Yazıya konu olan olayla 23 Temmuz 2018 günü, Giresun’daki 15 Temmuz Şehitleri Aile Sağlık Merkezi’nde meydana gelmiştir. 82 yaşındaki Yusuf Topal, yatağa bağlı hasta olan eşine ilaç yazdırmak için geldiği merkezde, aile hekimi Dr. Ö.Y. hastayı görmeden ilaç yazmasının yasal olmadığını söyleyince iddiaya göre ısrar etmiştir. (Topal ailesinin avukatının iddiasına göre ise talep ilaç yazdırmak değil, evde muayene ve tedavi talebidir.) Hekimin, hastayı görmeden ilaç yazmaması üzerine Yusuf Topal ısrar etmiş, çıkan tartışma (hakaret, tehdit ve üste yürüme iddiaları vardır) sonucunda hekim de güvenlik güçlerini çağırmıştır.
Gelen polisler, direndiği iddiasıyla Yusuf Topal’a biber gazıyla müdahale etmiş, sonucunda yaka- paça götürülürken yolda fenalaşmış ve götürüldüğü Giresun Devlet Hastanesi’nde ölmüştür. (Polisler ifadelerinde Yusuf Topal’ın kendilerine direndiğini hatta bir polisin belindeki silahı almaya kalkıştığı için biber gazı kullandıklarını söylemiştir.) Olay yargıya intikal etmiş, kararı yargı verecektir.
Şikayet konusu yazıyla ilgili yargıya iletilen suç duyurusu ve tekzip talepleri olmuştur, bunlar Basın Konseyi’nin konusu değildir.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Şikayet edilen yazar, kamuoyunda büyük yankı uyandıran bir olayın henüz tartışmaları devam ederken şikayet konusu yazıyı kaleme almıştır. Yazar duygusal yaklaşmış, olayın niçin ve nedenini bir kenara bırakıp, yaşlı bir vatandaşın hasta eşi için gittiği sağlık merkezinde bir dizi gelişmenin ardından ölümüne odaklanmıştır.
Bu dramatik ölüm yazarı o denli etkilemiştir ki, sağlık hizmetlerinde hekimin uymak zorunda olduğu yönetmelik ve kuralları, hastayı görmeden ilaç yazan hekimlerin haklarında açılan davalarda yargılandıklarını ve sağlık sisteminden kaynaklanan sorunları göz ardı etmiş; eleştiri oklarını olayın tüm sorumlusu olarak hekime (biraz da yazıklar olsun dediği polislere) yöneltmiştir. Yazıda sübjektif yaklaşımla hekim sanki hedef tahtasına oturtulmuş ve ölüme neden olmakla suçlanmıştır.
Şikayet başvurusunda savunulduğu gibi bu köşe yazısını hekime ve sağlık personeline yönelik suçlama ve saldırı olarak değerlendirmek mümkünse de; daha genel anlamda değerlendirmek isabetli olacaktır. Yazıyı, benzerleri sıkça yaşanan olayların asıl nedeni olan sağlık sistemine ve tedavideki uygulamalarına genel bir isyan ve öfke patlaması olarak da değerlendirmek de mümkündür. Zira somut olaydan yola çıkan yazar hekimin adını, görev yaptığı kurumu belirtmemiş sadece olayın meydana geldiği ilin adını vermiştir.
Bu durumda hekimin kasıtlı olarak hedef gösterilmediği ortadadır. ‘Kuralın Batsın Doktor Hanım’ ifadesi her ne kadar yazıya konu olan hekim için söylenmiş gibi görünse de aslında kamu hizmetleriyle ilgili kuralları koyanlaradır. Zira bu kural, (yani hekimlerin hastayı görmeden ve muayene etmeden ilaç yazamayacağını) hekimin inisiyatifi değil, yasa koyucu ve yönetmelikleri çıkaran kurumlar tarafından konulmuştur.
Olayın bir başka boyutu yazı bir köşe yazısıdır, haberde aranan 5N1K kuralına uygun olmak zorunluluğu aranmamalıdır. Yazar objektif davranmak zorunda değildir, sübjektif davranmış ve olayı kendisine göre yorumlamıştır.
Sonuç olarak; şikayet edilen köşe yazısında çok ağır ve hatta adı verilmeden hekim için suçlayıcı ifadeler kullanılmış olsa da konu edilen olayın vahameti karşısında tüm bu ifadelerle ülkedeki sağlık ve güvenlik hizmetleri; sağlık ve güvenlik çalışanlarının hedef alındığı değerlendirilmelidir. Sübjektif yaklaşımla alaycı ve suçlayıcı ifadeler kullanılmış olsa da şikayet konusu yazının eleştiri sınırları içinde kaldığını değerlendirilmelidir.
Basın Konseyi Yüksek Kurulu, yaptığı toplantıda oy çokluğu ile Basın meslek İlkeleri’nin ihlal edilmediği gerekçesiyle Yeni Asır gazetesi yazarı Nil Kuyumcu hakkında yapılan başvuruyla ilgili ‘şikayetin yersizliği’ kararı almıştır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.